GenelKıbrısManşet

Derya: Mücahitler Sitesi’ndeki yapılanma Mali İş Birliği Protokolü ile mi ilgilidir?

Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Milletvekili Doğuş Derya, gazetemizin ortaya çıkardığı “Başbakanlık Denetleme Kurulu personeline zorunlu din dersi” ve “Polis Genel Müdürlüğü‘nün (PGM) Mücahitler Sitesi‘ndeki yeni yapılanması” skandallarını Meclis‘te sordu, Çalışma Bakanı Hasan Taçoy cevap veremedi

Derya: Sorular soruyorsak cevap beklediğimizden değil tarihe not düşmek için

Meclis Genel Kurulu‘nda konuşan Derya, cevaplanmayacağını bilerek gayrı meşru Başbakan Ünal Üstel’e sordular soracağını ve cevap talep edeceğiniz söyledi.

Derya, “Muhalefet olarak bu zamanı ve emeği harcıyorsak ve birtakım sorular soruyorsak; bu arkadaşların ülkeye dair bir gailesi olduğunu düşündüğümüzden ve cevap alacağımızdan değil; bir gün tarihçiler Meclis’in tutanaklarına girmiş bu konuşmaları araştırırken bu ülkeyi göz göre göre kim mahvetti, bunu arşivden doğru düzgün okuyabilsinler diyedir. Devlet adına hamaset yapanların, devlette taş üstüne taş bırakmayan, toplumu bütün kültürel dokusuyla, bütün toplumsal varlığıyla erozyona uğratan faillerin kim olduğu kayıtlara girsin diye soruyoruz” dedi.

Derya Taçoy’a, gazetemizin Mücahitler Sitesi haberini sordu

Derya Meclis’te bulunan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Hasan Taçoy‘a hitaben sözlerine şöyle devam etti;

“Hasan Bey bilginiz varsa cevaplayın lütfen; Geçtiğimiz günlerde Özgür Gazete Lefkoşa Mücahitler Sitesi binasında Polis Teşkilatı’na paralel bir yapılanma kurulduğu haberini yaptı.

Bu yapılanmada KKTC Polisi içinde var olan Adli Şube, Mücahitler Sitesi’ndeki yeni kurulan adıyla Asayiş Şubesi oldu.

KKTC Polisi içerisinde var olan Narkotik ve Kaçakçılığı Önleme Şubesi, yeni yapıda Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şubesi oldu. Yine KKTC Polisi içinde var olan Özel Soruşturma Birimi Terörle Mücadele Şubesi oldu ve KKTC Polisi içerisinde var olan Siyasi Polis, İstihbarat Şubesi oldu.

“Bu yeni yapılanma Mali İş Birliği Protokolü ile mi ilgilidir?”

Bu yeni yapılanma bu yıl imzalanan ve bizim 41 gün sonra gördüğümüz, içinde İktisadi konular dışında siyasi ve sosyal mühendislik araçları olan o ‘Mali İş Birliği Protokolü‘nde bulunan; ‘Özel Harekat Timlerinin Yetiştirilmesi‘, ‘Toplu Yürüyüş ve Gösteri Haklarının Kısıtlanması‘ maddeleri ile mi ilgilidir?

Oluşturulan bu dört yeni şubenin Türkiye’den komiser yardımcısı olarak görev yapmış kişilerden seçildiği ve amir ile müdür olarak buraya atandıkları söyleniyor. Bu doğru mudur?

Bu kişiler ve birimler Türkiye’deki yasalara mı yoksa ülkemizdeki yasalara göre mi çalışacak?
Kimden emir alacaklar, maaşları kim tarafından ödenecek?

KKTC Polisi Türkiye’den gelen bu amirlerin emrine mi veriliyor, eğer öyleyse neden?
Bu birimler için bir sürü malzeme getirildiği söylendi. Bu malzemeler eğer geldiyse nedir?

“Bodrum kata ses izolasyonu yapıldı mı? Neden?”

Mücahitler Sitesi’nin bodrum katında biz çocukken jimnastik ve bale dersleri verilirdi. O dönemlerde orta sınıf yoksul ailelerin çocuklarına ücretsiz verilen bir hizmet olduğu için biz oraya gider jimnastik ve bale yapardık.

Şimdi; bodrum katı olan bir binanın seçilmesi ve duyduğumuz kadarıyla ‘oralara ses izolasyonunun yapılması’ nedendir?

Ses izolasyonu bodrum katlarına niçin yapılır? Söylemek istemiyorum ama işkence sesleri duyulmasın diye. Böyle bir şey var mı Hasan Bey?

Bu çok endişe verici bir durumdur. Endişe verici olması bizim ülkemizde terörle ilgili doğru düzgün bir faaliyet ya da tehdit olmadığı halde, Terörle Mücadele Şubesi açılması veya bir süredir ‘İstihbarat’ servisleri üzerinden ülkede belli kişilerin jurnallenmesi, hedef gösterilmesi değil sadece.

Hukuk devleti yerine polis devleti getiren otokrasilerin, güvenlikçi politikaları; insan özgürlükleri ve haklarının önüne koyan yaklaşımın bu ülkeye taşınıyor olması ve KKTC demokrasisinin ve sizin ‘iddia ettiğiniz’ bağımsızlığının tehdit altına girmesiyle ilgili de endişe vericidir.

“Devletin laik olması demek din ve vicdan hürriyetinin Anayasa tarafından güvence altına alınması demektir”

Derya konuşmasında gazetemizin bir diğer manşeti olan “Başbakanlık Denetleme Kurulu’ndaki memurların mesai saatleri içinde zorla din dersine götürülmesi” konusunda da Taçoy’a sorular sordu;

“Yine Özgür Gazete’nin ortaya çıkardığı; ‘Mesai saatleri içinde Başbakanlık Denetleme Kurulu personelinin Kur’an Kursu’na götürülmesi durumu’ var. Mesai saatleri içerisinde.

Sevgili arkadaşlar; devletin laik olması demek din ve vicdan hürriyetinin Anayasa tarafından güvence altına alınması demektir. Herkesin istediği dine kendi özgür ve hür iradesiyle inanması, kendi ibadetini kendi seçtiği şeklide yapabilmesi demektir. İnanmama hakkı da demektir aynı zamanda ve devletin din işleri konusunda tarafsız olması demektir.

“Personelin mesai saatleri içerisinde Kur’an Kursu’na götürülmesi bir anomali değil midir?”

Gayrı meşru Ünal Bey’e bağlı olan bu Başbakanlık Denetleme Kurulu personelinin mesai saatleri içerisinde Kur’an Kursu’na götürülmesi bir anomali değil midir? Siz UBP’li vekiller ve bakanlar olarak bununla ilgili şaşırmıyor musunuz? Bununla ilgili; ‘Yahu bizim memleketimizde ne oluyor, böyle şey olur mu’ demiyor musunuz?

29 Ekim’de çıkıp, Atatürk üzerine, laiklik üzerine, Cumhuriyet üzerine hamasi demeçler vermeyi biliyorsunuz ama laikliğin böyle böyle, gıdım gıdım by-pass edildiği, tehdit edildiği süreçlere dair tek kelime duyamıyoruz.

Muhalefet konuşuyormuş, onlar iş yapıyormuş. Bu mu iş? Bu mu iş Hasan Bey? Benim bildiğim kadarıyla seküler bir Türk milliyetçisisiniz. Sizin için burada bir sorun yok mu?”

Taçoy, “Polisler orada eğitim alıyor” dedi ancak Derya bu savunmayı çürüttü

Derya’dan sonra cevap hakkını kullanmak için kürsüye çıkan Taçoy ise polisin burada eğitim aldığını iddia edere, bununla ilgili kararların da her hafta Resmi Gazete’de yayımlandığını söyledi.

Taçoy, “Türkiye’den gelen polis arkadaşlar var. Bunlar hizmet içi eğitim için geliyor ve Resmi Gazete’de yayınlanıyor. Net yani, gizlilik yok. İstiyorsanız masamdaki dosyalardan gündemlere bakalım. En azından 5-6 tane böyle konu vardır içerisinde. Onun için hiç saptırmaya gerek yoktur” dedi.

Ancak Derya Taçoy’un bu iddialarını da polislerin eğitim aldığı yerin Mücahitler Sitesi değil Açık Öğretim Fakültesi binası olduğunu söyleyerek çürüttü.

Taçoy: Ben de Cuma günleri namaz kılarım, buna hiç kimse de karışamaz

Başbakanlık Denetleme Kurulu haberiyle ilgili de cevap veren Taçoy, “Laiklikten bahsettiniz. Laikliğin anlamını açıkladınız buradan kürsüden. Laiklik kişinin kendi özgür iradesini nasıl kullanabileceğini de söylediniz. Ben Cuma günleri namaz kılarım, buna hiç kimse de karışamaz” savunması yaptı.

Taçoy’un Başbakanlık Denetleme Kurulu Başkanı Halil Talaykurt‘un Hala Sultan’daki dini eğitimlere kendi iradesiyle katıldığını ve katılmak isteyen personelin de sadece 3 kişi olduğunu, bu personelin de idari izinli sayıldığını sözlerine CTP Milletvekili Devrim Barçın, Ceyhun Birinci ve Halkın Partisi (HP) Milletvekili Jale Refik Rogers‘dan itiraz geldi.

Rogers: Bu durum ‘Ben Başkana sordum’ şeklinde kapatılacak bir konu değildir,

Rogers Taçoy’a, “Personele mobing yapılarak zorla eğitime götürüldüğü yönündedir. Siz Bakan olarak sadece Bakan’ın konuşmalarını mı doğru olarak kabul ediyorsunuz?” diye sorması üzerine Müsteşar da dahil dört kişiyle konuştuğunu belirtti. Herkesin gönüllü gittiğini söylediğini iddia etti.

Rogers, “Siz bir siyasi olarak, siyasi atama olan kişilere sorduğunuzda bu soruşturma açılmış olmuyor. Soruşturmanın yöntemi yasada bellidir. Bu sordum da böyle denildi şeklinde kapatılacak bir konu değildir” dedi.

Barçın: Yasada ‘idari izin” diye bir şey yok

CTP milletvekili Devrim Barçın ise yasada “idari izin” diye bir izin şekli olmadığını söyleyerek, “Sendikaların yaptığı toplantılara Başbakanlık tarafından alınan izin çerçevesinde personele izin verilir. Kişinin gitmek istediği eğitim mesai saati içindeyse, sizin bundan sonraki uygulamanız, bu talepte bulunanlara içeriğine bakılmaksızın idari izin verilmesi yönünde midir?” diye sordu.

“Keşke mesai saatleri içinde yapılmasaydı”

Taçoy, CTP Milletvekili Ceyhun Birinci’nin konuyla ilgili “Bunu laikliğe bir tehdit olarak görüyor musunuz?” sorusuna ise izin almanın ibadet edenlerin hakkı olduğu savunmasını yaptı ancak “Keşke mesai saatleri içinde yapılmasaydı” dedi.

“Başbakanlık Denetleme Kurulu şeri hükümlere göre mi denetleme yapacak?”

Taçoy’dan sonra tekrar söz alan Derya, Başbakanlık Denetleme Kurulu’nun bundan sonra şeriat hükümlerine göre mi denetleme yapacağını sordu.

Derya, “Daire personelinin din eğitiminde ne işi var mesai saatinde? Yaşanan yolsuzlukları neye göre denetler ve rapor hazırlar? Kıb-tek’teki 5 ihalede 62 ihlal yapmışsınız. Başbakanlık Denetleme Kurulu bunları denetler. Yarın öbür gün biri ‘Ben de yoga kursuna, boks kursuna gidiyorum’ dediğinde izinli mi sayılacak?” diye sordu.











Başa dön tuşu