KıbrısManşet

SOS DSÖ’nün 2022 raporunu hatırlattı

SOS Çocukköyü Derneği, Dünya Sağlık Örgütü‘nün (DSÖ) dünya çapında kanıta dayalı verilerle geliştirdiği çocuklara yönelik şiddeti önleme konusundaki 7 stratejisini paylaşarak, SOS olarak tüm organlarla iş birliğine hazır olduklarını vurguladı

SOS DSÖ’nün 2022 raporunu hatırlattı

Yazılı açıklama yapan Dernek, Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) Kasım 2022’de yayınladığı haberdeki maddeleri yayınladı.

Buna göre;

• Çocuklara yönelik şiddet, ebeveynler veya diğer bakıcılar, akranlar, romantik eşler veya yabancılar tarafından işlenen 18 yaşın altındaki insanlara yönelik her türlü şiddeti içerir.

• Küresel olarak, 2-17 yaş arası 1 milyara yakın çocuğun son bir yılda fiziksel, cinsel veya duygusal şiddet veya ihmal yaşadığı tahmin edilmektedir.

• Çocuklukta şiddete maruz kalmak, yaşam boyu sağlığı ve refahı etkiler.

• 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Gündemi’nin 16.2 hedefi, “istismar, sömürü, insan ticareti ve çocuklara yönelik her türlü şiddet ve işkenceye son vermek”tir.

• Dünyanın dört bir yanından gelen kanıtlar, çocuklara yönelik şiddetin önlenebileceğini göstermektedir.

“Sürekli sistematik takip yapmak önemlidir”

Derneğin açıklaması şöyle devam etti;

“Çocuk hak ihlallerinin giderek arttığı veya gün yüzüne çıktığı ülkemizde, bu durumu önlemek için yapabileceklerimiz vardır.

Öncelikle yerel risk analizi çalışması yaparak işe başlamak ve sonrasında tespit edilen risklere yönelik önleyici mekanizmaları devreye alıp, sürekli sistematik takip yapmak önem arz etmektedir.

16 yaşında bir çocuğun cinayet sonucu hayatını kaybetmesi, toplum olarak normalleştirebileceğimiz bir olgu veya önlemini alamayacağımız bir durum değildir.

Bu yapının sonuçları…

Aksine, hem bahse konu çocuğun yakın ilişkide olduğu kişilerin hem de çocukların korunmasından sorumlu devlet mekanizmalarının ihmalinden dolayı oluşan bir sonuçtur.

Ayrıca belirtmek isteriz ki eğer bu cinayet romantik bir ilişki içerisinde gerçekleştirildiyse, hem katledilen çocuğun yaşı gereği cinsel istismardır hem de öldürülen çocuğun cinsiyetinin kadın olmasından ötürü toplumsal cinsiyet eşitliği çerçevesinde de değerlendirilmelidir.

Ne yazıktır ki pek çok ülkede ataerkil aile ve değerler sistemiyle kadınların yaşam hakları ellerinden alınmaktadır. Bu yapının sonuçları olarak kadınlar fiziksel ve çoğu kez de cinsel şiddetle iç içe geçerek, erkek şiddetiyle öldürülmektedir.

Erkek şiddetine karşı devletin ciddi önlemler alması ve özellikle polisin yapılan her şikayete karşı titizlikle çalışması gerekmektedir.

“Çocuk temelinde yapılan her hak ihlali bir insan hakları ihlalini de kapsamaktadır”

Unutulmamalıdır ki kadına yönelik şiddet, sadece kurban ve saldırgan arasındaki zorlayıcı iktidar ilişkileri ile değil, toplumsal cinsiyete dayalı, şiddete katkıda bulunan sosyal ve siyasal iktidar sistemleriyle de ilgilidir.

Bu nedenle ülkemizde Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Dairesi’nin bir an önce faaliyete geçmesi de büyük bir önem arz etmektedir.

Ülkemizde böylesi üzücü bir olayın yaşanması ve bununla ilgili olarak atılacak adımlar ve aynı zamanda süreç içerisinde üretilecek her karar basında yer alan her haber içeriği de büyük bir önem arz etmektedir. Çocuk temelinde yapılan her hak ihlali aynı zamanda bir insan hakları ihlalini de kapsamaktadır.

Bu nedenle basında da yer alan haberlerin kullanacağı dil, seçilen görsel ve içeriği dikkatle hazırlanmalıdır. Kadın cinayetlerinin basındaki temsillerinin toplumsal cinsiyet bağlamında nasıl ifadelendirildiğini, bu bağlamda uygulanan şiddet olaylarının meşrulaştırıp meşrulaştırmadığını ve basının kadın cinayetlerinin kitleye aktarımındaki tutumu dikkate alınarak haber yapılmalıdır.

SOS Çocukköyü Derneği olarak, bugüne kadar yaptığımız çocuk koruma odaklı girişimlerde erişmek istediğimiz nokta, çocuk koruma sistemi içerisinde yer alan tüm yetkililerin, bu konuyu en birincil gündem maddesi olarak çalışması ve gerekli altyapının düzenlenmesi ve geliştirilmesi yönünde somut adımlar atmasıdır.

“Çocuklara yönelik şiddeti önleme konusunda yedi strateji”

KKTC’de yetki sahibi olan tüm siyasilerin ve toplumda önemli rol oynayan, alanında uzman kişilerin ivedilikle çocuk hak ihlallerini önlemeye yönelik girişimde bulunması ve halihazırda bu alanda ciddi bilgi ve deneyimi olan sivil toplum örgütleri ile iş birliği geliştirerek adada çocuk ihmal ve istismarını önlemeye yönelik sistem geliştirme yönünde çalışmalara başlaması gerekmektedir.

Dünya Sağlık Örgütü’nün yayınladığı haberde (Kasım, 2022) “Çocuğa yönelik şiddet önlenebilir. Çocuklara yönelik şiddetin önlenmesi, riskleri ve koruyucu faktörleri sistematik olarak tanımlamayı gerektirir” şeklinde desteklemiştir.

KKTC’de yapılması gereken çalışmalara ışık tutması açısından DSÖ’nün dünya çapında kanıta dayalı verilerle geliştirdiği çocuklara yönelik şiddeti önleme konusundaki yedi stratejisini kamuoyunun bilgisine sunmak istiyoruz.

“İş birliği için hazır projemiz mevcuttur”

Şu şekildedir:

1. Yasaların uygulanması (örneğin, şiddet içeren disiplinin yasaklanması ve alkol ve ateşli silahlara erişimin kısıtlanması);

2. Toplumsal normların ve değerlerin değiştirilmesi (örneğin, kızların cinsel istismarına veya erkekler arasında saldırgan davranışlara göz yuman normları değiştirmek);

3. Güvenli çevre yaratmak (örneğin, yüksek şiddet riski içeren mahalle ortamlarını tespit etmek ve daha sonra sorun odaklı politikalar ve diğer müdahaleler yoluyla yerel nedenlerini tanımlamak);

4. Ebeveyn ve bakım veren desteği (örneğin, ilk kez ebeveyn olacak olan gençlere eğitim sağlamak);

5. Gelir ve ekonomiyi güçlendirme (mikrofinans ve cinsiyet eşitliği eğitimi gibi);

6. Müdahale hizmetlerinin yaygınlaştırılması (örneğin, şiddete maruz kalan çocukların etkili acil bakıma erişebilmelerini ve uygun psikososyal destek alabilmelerini sağlamak); ve

7. Eğitim ve yaşam becerileri (çocukların okula gitmesini sağlamak ve yaşam ve sosyal becerilerini geliştirmek için eğitimler düzenlemek gibi).

SOS Çocukköyü Derneği olarak KKTC’de çocuk koruma sistemlerini polis, sağlıkçılar, hukukçular, öğretmenler ve sosyal hizmet çalışanları ile iş birliği içerisinde kurmaya yönelik hazır projemiz mevcuttur.

İlgili devlet kurumları, sağlıkçılar, polis, hukukçular, sosyal hizmet çalışanları, psikolojik danışmanlar, öğretmenler ve sivil toplum örgütleri ile iş birliği içerisinde bunu hayata geçirmek için hazır olduğumuzu kamuoyuna duyururuz”











Başa dön tuşu