InstagramKıbrısManşetSiyaset

Ersoy: Bağımsızlık Yolu emekçilerin siyasal temsiliyeti için mücadele ediyor

Bağımsızlık Yolu Genel Sekreteri Umut Ersoy, ‘KKTC‘ tarihinin en kıyak sözleşmesinin AKSA ile yapıldığını, gündemde bulunan “sahte reçete” yolsuzluğunun kat kat üzerinde bir yolsuzluğun da yine AKSA ile yapıldığını söyleyerek, toplumun kurtulması gereken şeyin; “piyasacı mantığı” olduğunu, kamusal fayda üzerine kurulu bir anlayışın sorunları çözeceğini kaydetti

Ersoy: Yapısal değişimden fayda sağlayacak olan her koşulda bedel ödeyen emekçilerdir

Genç TV’de yayınlanan Muazzez Gazihan’ın sunduğu Genç’te Sabah programına katılarak gündemi değerlendiren Ersoy, toplumda sorunun sadece yöneticiler veya kişiler olmadığını aynı zamanda yapısal olduğunu söyleyerek, bunun nedenlerini anlayıp, analiz edip, buna yönelik yapısal çözüm önerileri sunarak, hayata geçmesi için mücadele etmek gerektiğini belirtti.

Bugün yaşanılan her bir problemin, eğitim, sağlık, enerji, nüfus problemi veya artan suç oranları gibi sorunların hiçbirinin bir günde ortaya çıkmadığına vurgu yapan Ersoy, kurulmuş düzenin birike birike yıllar içinde bugünkü halini almasının sağlandığını belirtti.

Yöneticiler değişse de bu yapının değişmediğine dikkat çeken Ersoy, “Sorunlar tespit edip yapısal çözümler üretilmeli, değişimi sağlamalı” dedi. Değişimden fayda sağlayacak olanın, her koşulda bedel ödeyen emekçiler olduğunu söyleyen Ersoy, emekçi bedel öderken ultra zenginlerin ve sermaye kesiminin sefa sürdüğünü ifade etti.

“Toptan kokuşmuş bir düzen içerisindeyiz”

Toplumun, toptan kokuşmuş bir düzen içerisinde olduğunu, eğitim, sağlık, enerji ve ulaşım gibi temel insan hakkı olan her şeyin piyasalaştığı ve özele devredildiği bir düzen içinde yaşanıldığını kaydeden Ersoy, bu durumun temel çözümünün ise kamuculuk olduğunu vurguladı.

Ersoy, “Özel ellerle para kazanmak, karı arttırmak için değil toplumsal fayda için çözümler üretmeliyiz” dedi.

“Bağımsızlık Yolu emekçilerin siyasal temsiliyeti için mücadele ediyor”

Ersoy, Bağımsızlık Yolu’nun emekçilerin siyasal temsiliyeti için mücadele ettiğini söyleyerek emekçilerin, örgütlenmeyip, sendikasız kaldığı sürece bu cenderenin içinden çıkmasının mümkün olmadığına, rejim partilerinin emekçinin yanındaymış gibi demeçler verseler de sermayenin temsilcileri olduğuna vurgu yaptı.

“Pratiklerine baktığınız zaman emekçileri koruduklarını göremezsiniz” diyen Ersoy, bu partilerin ellerinde bir program, somut tahlil gibi hiçbir şey olmadığını kaydetti.

“Sermayenin ve emekçinin çıkarlarını aynı anda savunamazsınız”

Ersoy, bunu yenmenin yolunun da emekçilerin kendi çıkarlarını kendilerinin savunması olduğunu, Bağımsızlık Yolu’nun da bunun mücadelesini verdiğini anlatarak, “Sermayenin ve emekçinin çıkarlarını aynı anda savunamazsınız” ifadelerini kullandı.

“Özel sektörde sendika istiyorsanız; patronları karşınıza almanız gerekmektedir” diyen Ersoy, sermayeden veya rejim partilerinden toplumun kendisini kurtarmasını beklemesinin hiçbir anlamı olmadığını, buna seyirci kalındığı sürece de bu düzenin daha da kötüye gideceğini vurguladı.

“Enflasyonun sebebi şirketlerin yüksek kâr aşkı”

Enflasyonun yükselmesine esas etkenin; büyük şirketlerin kâr marjlarını arttırmak istemesi olduğunu söyleyen Ersoy, “Verilere baktığımızda emek kaybetmiş, sermaye kazanmış” dedi.

Bağımsızlık Yolu’nun asgari ücretin en düşük kamu maaşına endekslenmesi talebini yineleyen Ersoy, asgari ücretlinin, kendisinin temsil edilmediği “garabet” Asgari ücret Tespit Komisyonu’ndan kurtulması ve kimsenin vicdanına kalmadan 2 ayda bir de hayat pahalılığı ödeneğinin uygulanması gerektiğini söyledi.

“Kamuyu geliştirmek için Servet Vergisi”

Ersoy, eğitimde, sağlıkta, enerjide, ulaşımda ve barınmada kamuculuğu savunduklarını, kamuyu geliştirmek için de bugüne kadar katlanarak birikmiş ama topluma dönmeyen servetlerden “Servet Vergisi” alınması gerektiğini savunduklarını anlattı.

Ersoy, siyasetin bir süreç halinde işlemesi gerektiğini, toplumsal dönüşümü sağlamak için Bağımsızlık Yolu’nun uzun vadeli bir mücadele öngördüğünü söyledi.

“Parayı tanrı haline getirirseniz çürüme kaçınılmaz olur”

Yolsuzluğun her yere yayılmasına sebep olan şeyin sistemin kendisi olduğunu belirten, paranın tanrı haline getirilmesi durumunda da yolsuzluğun yapılmasının, çürümenin yayılmasının kaçınılmaz olduğunu anlatan Ersoy, örneğin; Bağımsızlık Yolu olarak uzun yıllardır Kıbrıs Türk Elektrik Kurumu‘nun (Kıb-tek) demokratik özerkliğe kavuşturulması gerektiğini savunduklarını hatırlattı.

EKurumda örgütlü sendika El-sen’in başkanının oğlunun şaibeli bir şekilde sınavsız işe alımının Kıb-tek’te yaşanan tek yolsuzluk olmadığını; yakıt alımından, ihtiyaç olunmayan mal tedariklerine kadar birçok usulsüzlüğün yıllar içerisinde gerçekleştiğini söyledi.

Halkın olması gereken elektrik kurumunun, gerçekten halkın denetimine verilmesi, siyasetin arka bahçesi haline gelen Kıb-tek’ten siyasi erkin elini çekmesini savunduklarını söyleyen Ersoy, Kıb-tek ile ilgili hazırladıkları bir yasa tasarısı olduğunu, bunu Meclis’e sunduklarını ancak tasarının tozlu raflarda bekletildiğini ifade etti.

“KKTC tarihinin en kıyak sözleşmesi AKSA’ya”

Toplumun AKSA belasından kurtulamadığı sürece enerjide gerçek anlamda kamusal bir hizmetin de sağlanamayacağını belirten Ersoy, mevcut kamu-özel ortaklığının, enerji arz güvenliğini sağlayabilmek için oluşturulduğunun söylendiğini ancak elektriklerin hala kesildiğini anlattı.

KKTC tarihinin en kıyak sözleşmesinin AKSA ile yapıldığını belirten Ersoy, gündemde bulunan “sahte reçete” yolsuzluğunun kat kat üzerinde bir yolsuzluğun AKSA ile yapıldığını açıkladı.

Sahte reçete yolsuzluğunda meselenin yine yapısal olduğunu anlatan Ersoy, sağlığın özelleştirilmesiyle, ilaç tedarikinin piyasalaştırılmasıyla ve kamunun küçültülerek denetim mekanizmasının sakatlanmasıyla yolsuzluğun önünün açıldığını vurguladı.

2018 yılından itibaren sigorta reçetesini yazma yetkisinin sadece özel hastane doktorlarına veya serbest çalışan hekimlere verildiğini anlatan Ersoy, “Sistemin açığını bulup bundan faydalanmak an meselesi oldu” dedi.

“Kamusal fayda üzerine kurulu bir anlayış sorunlarımızı çözecektir”

Eskiden kamu eliyle işletilen eczanelerin olduğunu hatırlatan Ersoy, günümüzde bakkal mantığında her köşede bir eczanenin olduğunu, ilaç tedarikinin kâr güdüsüne teslim edildiğini söyledi.

Kamuda denetleme mekanizmasının da bilerek zayıf bırakıldığını, istihdamının da siyasi erkin yandaşlarını istihdam ettiği yer haline geldiğini aktaran Ersoy, toplumun kurtulması gereken şeyin; “piyasacı mantığı” olduğunu, kamusal fayda üzerine kurulu bir anlayışın sorunları çözeceğini kaydetti.

Ersoy, Bağımsızlık Yolu’nun programında da eğitimden sağlığa, ulaşımdan enerjiye her konuda kamucu anlayışın savunulduğunu hatırlatarak, kamu okullarına ayrılması gereken kaynakların özel okullara “teşvik”, “muafiyet” adı altında verildiğine dikkat çekti, kamu okullarının sorunlarının yumak halinde büyümesinin sebebinin de bu olduğunu anlattı.

Holdingleşmiş üniversitelerin kurumlar vergisi vermediğini de anlatan Ersoy, derhal kurumlar vergisinin alınması gerektiğini vurguladı, eğitimin paranın tanrı olduğu yasaya bırakılamayacağını, panzehrinin de kamuculuk, toplumsal fayda olduğunu yineledi.











Başa dön tuşu