EkonomiKıbrıs

Törehan çifti, kripto ve futbol…

Kıbrıs’ın kuzeyinde uzun zamandır devam eden “sahtelik” soruşturmaları  gizli bir elin olaya müdahalesiyle nasıl da sonlandı, hep beraber izledik.

Sahte reçete” soruşturması zaten en başından bu yana siyasi istikbal elde etmek için piyasaya sürülen, doktor ve eczacıların mesleki itibarlarını yerle bir eden bir şekilde başlamıştı.

Bu konu ayrı bir yazının konusu.

Ancak “sahte diploma” meselesindeki gizli el daha dikkat çekici.

***

YÖK’ün bir ziyareti ve “pufff” yok olan bir soruşturma süreci.

Buna da ayrı bir parantez açıp uzun uzun incelemek gerekiyor.

Ama ülkedeki bir diğer kanayan yara olan sahtecilik meselesi “kara para” aklama ve “kripto” dünyasının ne modası geçiyor ne de cazibesi.

Bu konuya hiç dokunulmuyor.

Hatta kara paracılar, kara paralarını aklasınlar diye hatırlarsanız, yasa bile çıkarmıştı atanmış hükümettekiler.

***

Daha önceki yazımda da belirttiğim gibi; kara para aklama konusunda birçok sektörden bahsediliyor; “Oto galeriler“, “casinolar“, “emlak ve inşaat” ve “döviz büroları”…

Liste uzayıp giderken, adı geçmeyen, geçse de üstü hemen kapatılan tek alan kripto para ofisleri oluyor.

Ne Vergi Dairesi konuyu gündeme getiriyor ne siyasiler.

Peki kimlerin kripto para ofisi var?
Mesela siyasilerden?

Öyle ki; şu an Meclis’te olan birçok siyasinin ya da onların çocuklarının bazı kripto para ofisine gizli ortak olduğu söyleniyor.

İşin ilginç yanı ise hali hazırda kripto para ofisi olanların da siyasete girme çabası var.

Yani bu iki olgu hep yan yana; kripto para ve siyaset.

***

Hatırlanacağı üzere son yazımda Hakan Törehan ve Ebru Törehan çiftinden bahsetmiştim.

Törehan çiftinin yargılandıkları ve hatta Hakan Törehan’ın hüküm giydiği suç neydi?

Doğru bildiniz; yasa dışı bahis.

E peki hangi alandan gelen paralar aklanıyor çoğunlukta?

Bunu da doğru bildiniz; yasa dışı bahisten gelen para.

Bir kişinin hem bu alanda hüküm giymesi hem de kripto para ofisinin olmasını sorgulamayacak mıyız?

Hem de siyasete girmeye heveslenmişken?

***

Hatırlar mısınız?

Hakan Törehan hakkında kesinleşmiş bir hüküm olduğu halde Ebru Törehan hakkında açılan davaların sonucunu bilen yok diye yazmıştım.

Hata aynen şöyle yazmıştım;

“Ebru Törehan‘la ilgili davada ise Mahkemede olguları aktaran polis, “Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Yasası’na Aykırı Hareket Etmek” suçundan tutuklanan Ebru Törehan’ın adına toplam 384 bin euro değerinde yedi adet lüks araç olduğunun, Çatalköy’de alınan villa için 438 bin TL, Girne’de alınan daire için ise 103 bin TL ve 9 bin sterlin ödendiğinin tespit edildiğini söylemişti.

Polis Mahkemede; 26 Aralık 2017 tarihinde Başsavcılık tarafından başlatılan soruşturma kapsamında, Girne’de faaliyet gösteren ve zanlının eşi Hakan Törehan tarafından işletilen Meedwood İstanbul Film Stüdyosu isimli işyerinde yapılan aramada; Beden Eğitimi ve Spor Yasası’na aykırı olarak internet üzerinden yasadışı bahis ve kumar oynatan sitelere yurt dışından edindikleri farklı banka ve kişilere ait hesaplar üzerinden finansal hizmet sağlandığının tespit edildiğini anımsatmıştı.

Polis, zanlı Ebru Törehan’nın 15 Aralık 2017 tarihinde eşi Hakan Törehan’ın mahkemeye çıkarılması esnasında, Girne Karaoğlanoğlu’ndaki bir bankada bulunan ve suç gelirinden elde edildiğine inanılan 235 bin TL’yi çekerek konu parayı saklaması için adı belirlenen bir şahsa emanet verdiğini ve daha sonra paranın emanetçi tarafından zanlının eşi Hakan Törehan’a verildiğinin tespit edildiğini de aktarmıştı.

Polis zanlının işlediği suçun yasada 15 yıl hapis ve/veya 500 bin TL para cezası gerektiren bir suç olduğuna vurgu yapmıştı ancak Törehan’ın yargılama sonucunu bilen yok!”

***

Henüz bir cevap alamadım.

Yine aynı soruyu soracağım; haklarında bunca suçlama, iddia, itham, yargılama ve hatta bir de hüküm bulunan bir çiftin ısrarla siyasete girmek istemesini nasıl yorumlayacağız?

Benim kendi fikrim geçtiğimiz yazıda da belirttiğim gibi “dokunulmazlık zırhı

Biliyorsunuz, bu öyle bir zırh ki; giydiğiniz anda görünmez ve tabi dokunulmaz oluyorsunuz.

Kıbrıs Türk toplumu hali hazırda siyasetin içinde suça, yolsuzluğa bulaşmış onca insanı temizlemek varken, bunlarla anılan başka insanları da yine siyasetin içine sokar mı, buna izin verir mi bilinmez.

Bunu tek talep eden de Törehan çifti değil zaten.

***

Ama Törehan çiftiyle ilgili konularda; işin bir de Kıbrıs Türk futbolu var.

Törehan çifti Değirmenlik Spor Kulübü’nü aldıktan sonra futbola adeta yeni bir soluk(!) getirdi; para soluğu.

Oluk oluk akan paraların kaynağını federasyon sordu mu?
Diğer takımlar için dezavantaj oluşturan bu durum normal mi?

Törehan çiftinin maçların yayın ihalesini aldığını da hatırlatmak lazım.

Federasyon futbolun temiz kalması adına, bunu sorguluyor mu?
Hiç sanmıyorum.

Türkiye örneğinde olduğu gibi; Kıbrıs Türk futbolu da yakında güçlünün($) kazandığı, siyasete bulaşmış bir hal alacak belli ki.

E tabi; siyasetin bu kadar kirlendiği bir alanda futbol temiz kalabilir mi?

Tek yolu; siyasete temiz insanların girişini sağlamak. Kirlenmiş olanları dışarı atmak, yeni kirlilerin girmesine de engel olmak.

Başka yolu var mı?
Ben bilmiyorum.











Başa dön tuşu