KıbrısManşet

Kamu-Sen: Anayasa Mahkemesi’ne talimatlar verilmesini kabul etmeyiz

Kamu Görevlileri Sendikası (Kamu-Sen) Anayasa Mahkemesi’nin Din işleri Dairesi’ne Hafızlık (Kuran) kursu düzenleme yetkisi veren yasa maddesini Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle iptal etmesi sonrası yaşanan süreçle ilgili açıklama yaptı

Kıdrışlıoğlu: Toplum gerildi

Sendikanın genel sekreteri Özgür Kıdrışlıoğlu tarafından yapılan açıklamada,  son günlerde gündemi yoğun bir şekilde meşgul eden, Anayasa Mahkemesi’nin aldığı  bir kararı gerekçelerini beklemeden yapılan açıklamaların  toplumun gerilmesine yol açtığı belirtildi.  mahkeme kararı her ne olursa olsun, Anayasa
Mahkemesine “Kararını Değiştir” vb gibi talimatları/telkinleri sendika olarak asla kabul
etmeyeceklerinin ifade edildiği açıklamada,  mahkemelerin  bizlerin beklediği veya istekleri doğrultusunda kişilere veya kurumlara göre karar üretmediği hatırlatıldı.

“Yasalar uygun, bağımsız karar alındı”

“yasalara uygun”, “bağımsız”, “hakkaniyete uygun” şekilde karar alındığının ifade edildiği açıklamada,  Anayasa Mahkemesi’nin  “Laik bir Cumhuriyetin varlığı için ülkede din hürriyeti bulunması ve ayrıca din ve devlet işlerinin birbirinden ayrı olması gerekir.” İbaresini kullandığı belirtildi.
Sendika tarafından yapılan açıklamada şu ifadeler kullanıldı:
Buradan da anlaşılacağı üzere, din hürriyeti açıkça vurgulanmış ve bu yönde bir kısıtlama getirilmemiştir. Hal böyle iken Anayasa Mahkemesinin gerekçeli kararı okunmadan bazı kesimlerce Anayasa Mahkemesi hedef alınmış, eleştirilmiş ve telkinde bulunulmuştur. KKTC Anayasası, “Mahkemelerin Bağımsızlığı” başlıklı Md. 136.(2) “ Hiçbir organ, makam, merci veya kişi yargı yetkisinin kullanılmasında, mahkemelere veya yargıçlara emir
ve talimat veremez; genelge gönderemez tavsiye ve telkinde bulunamaz.” şeklinde düzenlenmiştir. Her ne kadar dava bitmiş olsa da “kararın değiştirilmesi” gibi telkinde bulunmak ve mahkemelerin bağımsızlığını tehdit ve/veya baskı altına almak asla kabul edilemez. Yine Anayasa Mahkemesine kararı içerisine bakıldığında hazırlanan bir yasanın ilgili maddesinin ülkemizdeki Din İşleri Dairesi’nin, Türkiye Cumhuriyeti’ndeki Diyanet İşleri
Başkanlığı yasal durumundan farklı olmasından dolayı Dini eğitim veya hafızlık eğitiminin Din İşleri Komisyonu tarafından yapılmasının devlet gözetim ve denetimi ile eşdeğer kabul edilmesinin mümkün olmayacağı belirtilmiştir. Bunun gerekçesi olarak da Denetim ve Gözetim faaliyetinin, her türlü öğretim ve eğitim etkinliğinin Eğitim Bakanlığının faaliyetleri arasında olduğu belirtilmiştir. Mahkemelerimizi itham edenlerin “ Din İşleri Komisyonu’nun kurulması ve bu komisyonun memurlar dışında din görevlilerini yer değiştirme işlemlerini yapma, din hizmetleri yeterlilik sınavını yapma konularda yetkilendirilmesinde laiklik ilkesine aykırılık yoktur şeklinde ürettiği kararı gözden kaçırmamalıdırlar. Açıkça görüldüğü üzere hiç kimse, hiçbir makam mahkemelerimizi Laikliğin tanımını bilmemekle itham edemez ve/veya Laiklik ile Din Hürriyetinin kısıtlanacağı gibi algı yaratmayla itibarsızlaştıramaz / baskı altına alamaz. Mahkemelerimize olan güvenimiz tamdır ve mahkemelerimizin bağımsızlığını savunmak/korumak da hepimizin görevidir.










Başa dön tuşu