KıbrısManşet

Çakıcı: Bu hangi aklın ürünüdür?

Toplumcu Kurtuluş Partisi Yeni Güçler (TKP-YG) Genel Başkanı Prof. Dr. Mehmet Çakıcı, Cenevre görüşmelerinde Cumhurbaşkanı Ersin Tatar‘ın çözümsüzlük önerisiyle masayı devirdiğini ve muhalefetinde otelden seyrettiğini söyledi

Çakıcı: Tatar masayı devirdi, muhalefette otelden seyretti

Cumhurbaşkanı Tatar ‘ın, Cenevre’de yapılan 5+1 Kıbrıs konferansı müzakere masasınını, ‘Federasyon istemiyorum’ diyerek devirmeyi başardığını belirten Çakıcı, bunun hangi aklın ürünü olabileceğini sordu.

Yazılı açıklamasında Çakıcı, Cenevre’de bulunan muhalefetin de, bu gelişmeleri bulundukları otelden sadece seyrettiklerini öne sürdü.

Çakıcı’nın açıklamasının tamamı şu şekilde:

“Cenevre’ye gidilerek BM Genel Sekreteri’ne tanınan bir devlet olmak istiyoruz demek hangi aklın ürünü olabilirdi. BM’nin KKTC’yi tanımama kararları dururken BM’den tanınma istemek hatta AB üyesi olan Kıbrıs Cumhuriyeti’ne rağmen AB’den tanınma beklemek nasıl bir aklın ürünü olabilir diye sormak gerekir.

Ancak Cenevre’ye sorun çıkarmak için gidildiği anlaşılıyor. Sonuçta 3 ay nabzı yoklayacağım ve vazgeçmeyeceğim diye sonuç bildirgesi okuyan BM Genel Sekreteri Gutterres, zemin bulunamadığını görürse masayı deviren tarafın başta Cumhurbaşkanı Tatar olduğunu düşünerek, bizi çözümsüzlük yanlısı ve sorun çıkaran taraf ilan edecektir.

Peki, bundan kazanan kim olacaktır diye sormak gerekir. Cenevre’de Kıbrıslı Rumlar her halde Sn. Tatar’ın bu tutumundan memnun kaldılar.

Crans Montana’da BM Genel Sekreteri’nin çözüm fırsatı kaçırılmıştır diyerek özellikle Kıbrıslı Rumların çözüm istemeyen taraf noktasına düşmesi sonrasında taraflar yer değiştirerek Cenevre’de Sn. Tatar’ın dış politika konusunda strateji yoksunu tavrı ile Kıbrıs Türk tarafı çözüm istemeyen taraf durumuna gelmiştir.

Bu sonuç Güney Kıbrıs’ta seçimlere doğru giden Kıbrıs Rum Toplumu Lideri Anastasiadis’i rahatlatmıştır. Anastasiadis, Cenevre’den seçimlerine yönelik kazanım elde ederek dönmüştür.

Ayrıca Kıbrıs’ın güneyindeki petrolü daha rahat bir şekilde Kıbrıs Cumhuriyeti’nin hakkı olarak çıkarma noktasına gelmişlerdir.

Kıbrıslı Türkleri de bakın onlar Kıbrıs Cumhuriyeti’nden vazgeçtiler ve böyle olunca da onlarla petrolü konuşmanın da bir manası yoktur pozisyonuyla Kıbrıslı Türklerin Kıbrıs Cumhuriyeti’nden kaynaklanan Doğu Akdeniz’deki haklarını daha kolay gasp etme avantajını yakalamış oluyorlar.

Cumhurbaşkanı Tatar’ın Cenevre’de ortaya koyduğu 6 maddelik uluslararası hukuka hiçbir atfı olmayan çözümsüzlük yanlısı maddelerin hiçbir yere varamadığı da bir kez daha bugün ortaya çıkmıştır.

Tatar’ın kendisi, UBP’li bakanlar ve UBP’li milletvekilleri de aileleri ile birlikte Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşlığını yenilemek için gerek bu dönemde, gerekse aileleri ile beraber gidip yakın zamanda da Kıbrıs Cumhuriyeti pasaportu aldıkları halde Kıbrıs Cumhuriyeti’ni tanımıyoruz demek hangi ruh halinin ürünü olabilir.

Çocukları okutmaya veya seyahat etmek için Kıbrıs Cumhuriyeti Muhaceret Dairesi’nin yolu aşındırılacak sonra da ben Kıbrıs Cumhuriyeti’ni tanımıyorum ve hatta uluslararası anlaşmaları yok sayarak Kıbrıs Cumhuriyeti yoktur denilecek, gerçekten bu ne yaman çelişkidir.

Anastasiadis’de siz bizim vatandaşlarımızsınız dediğinde de etrafı yaygaraya vererek mümkün olsa iade ederdim denilerek şovdan öte bir noktaya gitmeyen argümanlar ortaya konulacak. Burada bile düzgün uluslararası hukuka dayalı cümleler kullanmayı beceremiyorlar.

Biz Kıbrıs Cumhuriye’tinin resmi ortağıyız. Masada resmi bir ortak olarak oturuyoruz. Dolayısıyla 1964’de bozulan Cumhuriyeti yeni adil ve siyasi eşitliğe dayalı bir anlaşma ile tesis etmek istiyoruz.

Bunun da yolu federal çözümden geçmektedir

Son 40 yıldır yaptığımız ve görüştüğümüz mutabakatlara bağlı kalarak Sn. Akıncı’nın Crans Montana’da bıraktığı noktadan da devam ederek yolumuzu yürümeliyiz denmeliydi.

Dolayısıyla Kıbrıs Cumhuriyeti’ndeki toplumsal haklarımıza bağlı kalarak Doğu Akdeniz’deki petrolün de %40’ının ortağıyız. Bu nedenle çatışma değil bu bölgede barış istiyoruz denmeliydi.

Ancak bu çözümsüzlük yanlısı geri kalmış siyaset ile ancak bizi daha da kötü bir noktaya götürebilirler.

Muhalefeti de anlamakta zorlanıyoruz

Federasyon yanlısı muhalefet liderleri Tufan Erhürman ve Cemal Özyiğit’in de Cenevre’ye niye gittikleri anlaşılamamıştır. Sn. Tatar’ın çözümsüzlük yanlısı 6 maddelik önerisinin ancak konu mankeni olabildiler.

Sn. Tatar’ın 6 maddelik önerisinin verileceğini biliyorlardı.

Cenevre’ye gidip otelde Tatar’ın bu önerilerini sunmasının, hem oyuncusu hem de seyircisi oldular. Birlikte bir basın toplantısı düzenleyip bunu doğru bulmadıklarını söyleyip oradan daha da erken ayrılabilirlerdi.

Ancak orada sessiz kalıp Kıbrıs’a dönünce saklanarak tepki vermekte ancak samimiyetsiz bir karşı duruş olabilir. Gelinen bu noktada gitmeleri çok hatalıydı”











Başa dön tuşu