KıbrısManşet

Erhürman öngörülerinde yanıldı

Gazeteciler, vatandaşlık dağıtımı ile ilgili iddiaları haberleştirdikleri için ‘özel hayatın gizliliğini ifşa’ suçundan yargılanıyor. 2014 yılında geçen ve CTP’nin iktidarda olduğu dönemde yasalaşan Özel Hayatın Gizliliği Yasası ile ilgili o dönem Meclis Genel Kurulu’nda açıklamalarda bulunan dönemin CTP Milletvekili ve Hukukçu Tufan Erhürman, yasanın gazetecileri etkilemeyeceğini iddia etmişti

Siyasiler derin bir sessizlik içinde

Kıbrıs’ın kuzeyinde vatandaşlık dağıtılmasıyla ilgili bir ses kaydını yayımladıkları gerekçesiyle haklarında 6 yıla kadar hapis istenen 3 gazeteciyle ilgili tartışma sürüyor. Siyasiler derin bir sessizlik içinde olsa dahi, meslek sendikaları ve gazeteciler, konuyla ilgili sıkıntılarını dile getirmeye ve siyasileri yasası düzenlemeye çağırıyor.

2014 yılında Meclis’ten geçen Özel Hayatın Gizliliği Yasasıyla ilgili yaşanan tartışmalar ve medyada yapılan eleştirilerin ardından, Meclis kürsüsünden açıklamalarda bulunan hukukçu ve dönemin CTP Lefkoşa milletvekili Tufan Erhürman, ses kaydını kaydeden ve yayan kişinin 6 yıl hapis cezasıyla karşı karşıya kalacağını iddia etmişti.

Erhürman açıklamasında şunları kaydetmişti:

Birinci suç olan eylem telefonu dinleyen kişinin yaptığı eylem. Alacağı ceza yasaya göre, hafif bir suç işlemiş olur ve üç yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır, birinci bu dinleyen kişi. İki, dinlemeyi kaydeden, ki çoğu zaman dinlemeyi yapan kaydı da yapandır. O zaman dinleme aklanır, sadece kayıttan ceza verilir. Kaydeden ağır bir suç işlemiş olur, beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

Neden artırılmıştır? Çünkü kaydettiğine göre belli ki kullanma amacı var. Dinleme sadece dinliyor ama kaydeden, belli ki ya tehdit için kullanacaktır ya başka amaç için, artırılmıştır beş yıla çıkmıştır. Üçüncü ayak, kaydı ifşa eden kişi. Yani kaydı ortalığa duyuran kişi. Burada hata şurada yapıldı; yasanın 2’nci maddesinde ifşa kelimesi tanımlanmıştır.

İfşa için 2’nci madde şöyle diyor; bir bilgi, içerik veya verinin yetkisiz kişilerce öğrenilmesinin sağlanmasını anlatır. Demek ki ifşa eden kimdir aslında? Birinci ayakta dinleyen var, ikinci ayakta kaydeden var, üçüncü ayakta kayıtlı olan şeyi gazeteciye servis eden var. İşte o servis eden kişi ifşa eden kişidir.

İfşa edenin alacağı ceza nedir burada? İfşa edenin alacağı ceza altı yıla kadar hapis cezasıdır ama hala gazeteci değildir bu. Bu kimdir? Dinledi, kaydetti, servis etti. Bu kişidir cezayı alan. Gazeteci burada yoktur daha altı yılın gazeteciyle ilgisi yok. Peki gazeteci hangi aşamada devreye giriyor? Son aşama. Zaten o yüzden atladık maalesef ve özür diledik ki gazetecileri çağırmadık. Çünkü esas düzenlenmesi istenen bu üç ayaktı ve bizim hukukumuzda bu üç ayak düzenlenmemiş.

Konuşmanın tamamı ise şöyle:

Gazetecilere özellikle haberleşmenin gizliliği konusunda, altı yıl, yedi yıl, sekiz yıl cezalar getirildi. Bunlar çok ağır cezalardır. Arkadaşlar üzgünüm ama çok çok yanlış okundu o madde. Maddenin özetle söylediği şudur; isteyen baksın 5’inci maddedir yasada haberleşmenin gizliliği yan başlığını taşır, dört ayrı eylemi suç olarak niteler. Diyelim ki şeyi esas alalım örnek olarak, telefon dinlemeyi esas alalım.

Birinci suç olan eylem telefonu dinleyen kişinin yaptığı eylem. Alacağı ceza yasaya göre, hafif bir suç işlemiş olur ve üç yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır, birinci bu dinleyen kişi. İki, dinlemeyi kaydeden, ki çoğu zaman dinlemeyi yapan kaydı da yapandır. O zaman dinleme aklanır, sadece kayıttan ceza verilir. Kaydeden ağır bir suç işlemiş olur, beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Neden artırılmıştır? Çünkü kaydettiğine göre belli ki kullanma amacı var. Dinleme sadece dinliyor ama kaydeden, belli ki ya tehdit için kullanacaktır ya başka amaç için, artırılmıştır beş yıla çıkmıştır. Üçüncü ayak, kaydı ifşa eden kişi. Yani kaydı ortalığa duyuran kişi. Burada hata şurada yapıldı; yasanın 2’nci maddesinde ifşa kelimesi tanımlanmıştır.

İfşa için 2’nci madde şöyle diyor; bir bilgi, içerik veya verinin yetkisiz kişilerce öğrenilmesinin sağlanmasını anlatır. Demek ki ifşa eden kimdir aslında? Birinci ayakta dinleyen var, ikinci ayakta kaydeden var, üçüncü ayakta kayıtlı olan şeyi gazeteciye servis eden var. İşte o servis eden kişi ifşa eden kişidir. İfşa edenin alacağı ceza nedir burada? İfşa edenin alacağı ceza altı yıla kadar hapis cezasıdır ama hala gazeteci değildir bu. Bu kimdir? Dinledi, kaydetti, servis etti.

Bu kişidir cezayı alan. Gazeteci burada yoktur daha altı yılın gazeteciyle ilgisi yok. Peki gazeteci hangi aşamada devreye giriyor? Son aşama. Zaten o yüzden atladık maalesef ve özür diledik ki gazetecileri çağırmadık. Çünkü esas düzenlenmesi istenen bu üç ayaktı ve bizim hukukumuzda bu üç ayak düzenlenmemiş.

Yani insanlar birbirini dinleyebiliyor, kaydedebiliyor, ifşa edebiliyor ama bu suç olmuyordu. Dünyada bir tek bizde kalmıştı bu, buydu yasanın sebebi. Dördüncü ayakta gazeteciyle ilgili söylenen ise şu; ifşa edilmiş içeriği yani gazeteciye servis edilen içeriği. Haberleşmenin taraflarının rızası olmaksızın yani burada bir hukuka uygunluk sebebi de var, gazeteci eline geçtikten sonra haberleşmenin taraflarıyla konuşur da rızası varsa yayınlar, orada da bir sorun yok ama olmaksızın.

Basın yayın yoluyla veya sosyal medya aracılığıyla yayan kişi, hafif bir suç işlemiş olur ve iki yıla kadar hapis veya para cezasıyla cezalandırılır.

Şimdi burada da şu bilgiyi vermek zorundayım. Çünkü demek ki şunu savunmuyorum gazetecilere suç koymadık bilmem ne falan demiyor ama konulan cezanın ağırlığıyla ilgili yanlış anlamayı gidermeye çalışıyorum. İki yıla kadar hapis veya para cezası. Şimdi buna da ilişkin bir bilgi vermek zorundayım.

Sayın Başkan bir, iki dakika geçersem süremi…

Şimdi bizim hazırlarken takip ettiğimiz yol bu. Bu yol kendi içinde tutarlı ama eleştiriye açık mı? Tabii ki açık. Bu yol yanlıştır başka bir yol izleyelim diyecek olanlar var mı? Tabii ki vardır ve bunlara da açığız ama niye bunlar anlatmak istedim? Doğru anlayalım, ne amaçla, hangi mantıkla yaptığımız da ortaya çıksın. Ha buna rağmen bir takım değişiklik önerileri de gelirse tabii ki bunları da, hepsini değerlendirelim, komitede de ele alalım ve değişiklik gerekiyorsa değişikliği yapalım ama bilelim birtakım şeyleri.

Çünkü, eğer biz mesela işkenceyle ilgili şimdi bir çalışma yapıyoruz. İşkenceyle ilgili yaptığımız çalışmada da şunu dememiz gerekecek mi bir yerde? İşkence sonucu elde edilen bulgu suçu ortaya çıkarıyorsa, suçu ortaya çıkardığına göre de kamu yararı vardır o zaman. O zaman bu bulguyu kullanalım diyecek miyiz? Bunarlı düşünmemiz lazım yani bunlar hukukun çok önemli, çok sıkıntılı konularıdır.

Bunlar böyle yani çalakalem üzerinden geçebileceğimiz şeyler değildir ama bu mantıkla hazırlanmıştır ve tekrar ediyorum. Bu konuşma bir savunma konuşması değildir. Herhangi bir yerinde, herhangi bir değişikliğe hazırız. Toplumumuz için önemli olan, doğruyu yapmaktır. Bu doğruyu da umarım hep birlikte buluruz.











Başa dön tuşu