Kıbrıs

Dr. Gürkut: Lütfen panik değil, bilgili ve tedbirli olunuz

Kıbrıs Türk Tabipler Birliği (KTTB) Başkanı Dr. Özlem Gürkut, toplumumuzda daha önce COVID-19 hastalığını geçiren kişilerin oranının ne olduğuna yönelik yapılan araştırmada yer alanları tebrik ederek, “toplumumuza ait bilimsel veriler elde edilmiş olmasını memnuniyetle karşılam” dedi.

Dr. Gürlut, Sağlık Bakanlığı, aylardır süren bir tartışmaya yanıt olacak COVID-19 seroprevalans çalışmasından elde edilen sonuçları sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımla değerlendirdi.

Dr. Gürkut’un açıklaması şöyle:

“Sağlık Bakanlığı, aylardır süren bir tartışmaya yanıt olacak COVID-19 seroprevalans çalışmasının sonuçlarını açıkladı. Yani toplumumuzda daha önce COVID-19 hastalığını geçiren kişilerin oranının ne olduğu araştırıldı.

Öncelikle çalışmada emeği geçenlere teşekkür eder, tebrik ederim. Çalışmanın detaylarını bilmemekle beraber, yapılan bilgilendirmeden öğrendiğimize göre toplumumuza ait bilimsel veriler elde edilmiş olmasını memnuniyetle karşıladığımı belirtmek isterim.

Hatırlayacağınız gibi uzun süre boyunca geçtiğimiz sonbahar ve kışta birçok kişinin çok ağır ateşli hastalıklar ve zatürre geçirdiği ve bunların COVID-19 olabileceği, yani toplumumuzda yüksek düzeyde bağışıklığın sağlanmış olabileceği iddia edilmekteydi. Sağlık Bakanlığı tarafından rastgele örnekleme ile topluma ve yüksek risk grubundaki kişilere yapılan Eliza testleri ile kanda COVID-19 hastalığına sebep olan SARS CoV-2 virüsüne karşı bağışıklığı gösterebilen IgG antikoru bulunup bulunmadığı araştırıldı. Elde edilen sonuçlara göre:

1-Toplumda COVID-19’a neden olan virüse karşı immunoglobülin G (IgG) görülme yani pozitifliği oranı %0.2 olarak saptanmıştır. Yani 100 kişiden 0.2’si (1000’de 2)virüsle karşılaşmış olarak gözükmektedir. Oysa hastalığın toplum içinde yayılma hızını engelleyecek bağışıklık oranının %67 olduğu hesaplanmaktadır. Yani hastalığın insandan insana yayılmasının hız kesmesi için 100 kişiden 67’sinin önceden bağışık hale gelmiş (hastalığı geçirerek veya bulunacak bir aşı ile aşılanarak) olması gerekmektedir. Bizim toplum olarak şu andaki bağışıklığımız ise 100’de 0.2 olarak saptanmıştır.
Çalışma ile ilgili paylaşımda da belirtildiği gibi hastalığı geçirenlerde oluşan antikorun kalış süresi ve koruyuculuğunun ne kadar devam ettiği günümüz bilgilerine göre net değildir.
O zaman hastalıktan korunmak için hala daha en etkili yöntemler virüsle karşılaşmamak, bunun için de kalabalık ortamlardan kaçınmak ve bireysel tedbirlere yani MASKE-MESAFE-EL HİJYENİ kurallarına uymaktır.

2-Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de sağlık çalışanlarının virüsle karşılaşma oranı toplumdan daha yüksek olarak saptanmıştır. Yapılan çalışmada sağlık çalışanları arasında COVID-19 hastalığına karşı %0.7 oranında IgG pozitifliği saptanmıştır. Yani her 100 sağlık çalışanından 0.7’si (binde 7) virüsle karşılaşmıştır. Bu toplumda saptanan %0.2’den 3 buçuk kat daha fazladır. Sağlık çalışanları toplumu hastalıktan korumaya çalışırken kendileri de risk altında çalışmaktadır. Özellikle bizim gibi insan kaynakları kısıtlı bir ülkede, salgınla mücadelede sorun yaşamak istemiyorsak, sağlık çalışanlarımızı korumak için her türlü kişisel koruyucu ekipmanı sağlama, organizasyonu yapma zorunluluğumuz olduğu açıkça görülmektedir.

3- Bugün normal yaşamı bir tehdit haline getiren, hayatı durduran bu virüs de birçoğumuzun hastalığı geçirerek veya aşılanarak bağışık hale gelmesi, zamanla virüsün mutasyona uğraması gibi nedenlerle sıradan bir virüs haline gelecektir. Ancak hala daha hakkında çok az şey bilmemiz, henüz bir kesin tedavi yönetemi olmaması ve etkili bir aşının henüz geliştirilmemiş veya yaygın kullanıma girmemiş olması nedenleri ile şu an için en akıllıca yaklaşım hastalıktan korunmaktır.
Unutmayınız ki hastalık VİRÜSÜ taşıyan bir kişi ile TEMAS etmedikçe bulaşmamaktadır.
Lütfen panik değil, bilgili ve tedbirli olunuz.”











Başa dön tuşu