KıbrısManşet

Özdoğan: 1982 yılında hazırlanan yasa günün ihtiyacını karşılamıyor

Gümrük Çalışanları Sendikası (Güç-sen) başkanı Abdullah Özdoğan, 1982 yılında yapılmış olan Gümrük Teşkilat Yasası‘nın günün koşullarını karşılamadığını belirtti

Özdoğan: 1982 yılında ve o günün koşullarına göre hazırlanmış bir yasa

Özgür Web Tv‘de Melek Arabacıoğlu‘nun sorularını yanıtlayan Özdoğan, mevcut Gümrük Teşkilat Yasası‘nın 1982 yılında ve o günün koşullarına göre hazırlanmış bir yasa olduğunu söyleyerek, mevcut koşullarda ihtiyaca artık cevap vermediğini de vurguladı.

Özdoğan, “1982 yılındaki yasaya göre gümrüklerde 339 personel olması gerekiyordu. Bu yasa sanırım 90’lı yıllarda tadil edildi ama bu da sınır kapıları açılmadan önceydi. 2003 yılında kapılar açıldı ve bir, iki,üç derken ş uan 9 kara sınır kapısında görevli personel arkadaşlarımız hizmet vermektedir” dedi.

“Devletin iç gelirlerinin yarısı Gümrük ve Rüsumat Dairesi tarafından sağlanıyor”

Yasanın hazırlandığı günkü koşullarla bu günün ihtiyaçlarının çok farklı olduğunu belirten Özdoğan, personelin artık yetişemediğini vurguladı.

“Bizim teşkilat yasamız hazırlanırken 3 sınıfta çalışan hazırlandı” diyen Özdoğan, 99 yılında vasıflı işçiyi artırmak üzere lise bölümünden istihdam yapılmadığını ve o bölümlerde de sıkıntılar yaşadıklarını anlattı.

Gemikonağı, Girne, Ercan, Mağusa, Lefkoşa sanayi gibi ekonominin olduğu bir çok yerde gümrük memurları olarak hizmet verdiklerinin, devletin çıkarlarını korumak ve vergilerini tahsil etmek için görev yaptıklarının altını çizen Özdoğan, neredeyse devletin iç gelirlerinin yarısının Gümrük ve Rüsumat Dairesi tarafından sağlandığını da hatırlattı.

“2019 yılındaki eksiğimiz 10 kişiydi ama…”

Özdoğan, kendilerinden önceki sendika yönetimi ve gümrükteki yüksek idarecilerin girişimi ile 2019 yılında personel sıkıntısının Kamu Hizmeti Komisyonu‘na iletildiğini ve 10 kişilik bir münhal açılmasının da uygun görüldüğünü söyledi.

“2019 yılındaki eksiğimiz 10 kişiydi ama ardından pandemi geldi ve üzerinden geçen bunca zamanda o sınav bir türlü gerçekleştirilemedi” diyen Özdoğan, bu sınavla ilgili çeşitli söylentilerin de olduğunu ama bu güne gelene kadar personeli eksikliğinin 40’a yükseldiğini belirtti.

“Türkiye ile imzalanan protokollerde yıllık istihdam kotası var”

“Sınav yapıldı biz yönetim olarak bir an önce sonuçlanması için girişim başlattık ve en son KHK tarafından dün mülakatlar için tarih verildi” diyen Özdoğan, bu mülakatların bir an önce yapılmasını ve kaç kişi alınacağının kednilerine  bildirilmesini istediklerini vurguladı.

Özdoğan, “Sınav 2019 yılında açıldı 10 kişilik açıldı ve Maliye Bakanlığı ekonomik olarak hazır olunduğunu ve daha fazla kişi alınabileceğini bize ilettiler, bunun yapılıp yapılmayacağını göreceğiz. Türkiye ile imzalanan protokollerde yıllık istihdam kotası var. O kota dolmuş ya da bizimle dolmuş olabilir ama bu sınavın geçerliliği 6 aydır ve bu insanları istihdam edebilirler” dedi.

“Artık bıçak kemiğe dayandı”

Mülakatların yapılmadığını, resmi olarak da neden yapılmadığının açıklanmadığını söyleyen Özdoğan, Kasım ayının birinci ya da ikinci haftası mülakatların yapılmasının beklendiğini belirtti.

Özdoğan şunları kaydetti;

“Devlet bu mülakatları nasıl yapacak ve kaç kişi alacak inanın biz de bilmiyoruz. Biz çok sık greve çıkan bir sendika değiliz. Orta yolu bulmak için hep gayret göstermekteyiz ama artık bıçak kemiğe dayandı.

“Biz maliyenin kasası gibiyiz”

Yönetim Kurulu’nda biz, yaşanan gelişmeleri tabii ki değerlendiriyoruz ve grev bizim için en son kulanılacak silahımızdır. Bizim görev alanımız bağlı olduğumuz yer Maliye Bakanlığı’dır. Biz maliyenin kasası gibiyiz.

Görev alanlarımızda grev yapmamız demek; hizmet bekleyenler başta olmak üzere devletin kasasına para girmemesi demektir. Hele ki pandemi döneminde devletin gelirleri bu kadar düşmüşken bu gelirin yarısını toplayan bir noktada bu bilinçle hareket etmek zorundayız.

Yönetim Kurulu’muz elinden gelen tüm iyi niyeti ortaya koyuyor ama bıçak kemiğe dayandığında emin olun ki gereken neyse yapmaktan da çekinmeyiz.

“Evimize gidemiyoruz”

Biz pandemi döneminde de kapılarda görev aldık. Bu devlet politikasıdır denildi. Kapılar kapanmadı sadece pandemi nedeniyle geçişler durdu ama siz görevinizi yapacaksınız denildi ve yaptık.

Tabii ki bugünkü gibi yoğun geçişler olmadı gemi ve uçaklar bugünkü gibi yoğunluk yaşatmadı ama şu an pandemi öncesi tempomuza geri döndük ve aynı yoğunluğu bu eksik personelle karşılamak çok zorlaştı.

Çok geniş bir alanda hizmet veriyoruz ve görev sahamızda şu anki mevcut personel sayısı ile çalışılması imkânsızdır.

“Gemiler geliyor onlarca tır iniyor ama park alanı yok”

Hizmet verdiğimiz bölgelerde birçok sıkıntı yaşıyoruz ama bu sorunları diyalog yoluyla çözme konusunda karar aldık. Pandemi dönemi kimse ne olacağını bilmiyordu ama istişarelerle onu da aştık. İdare ile iyi bir ilişki kurduk ve sorunları yavaş yavaş çözdük ama bu konularda mümkün olduğu kadar esneyerek çözüm bulmaktan yanayız.

Sahada yaşadığımız çok sorun var özellikle görev alanlarımızdan olan limanlarda trafik sıkıntısı çok yaşıyoruz. Gemiler geliyor onlarca tır iniyor ama park alanı yok. Mağusa Limanının hemen yanında bri sanayileşme başladı ve bu da bizim için bir sorun teşkil ediyor.

“Eğer ek mesai çalışmazsak işler dönmüyor”

Biz ek mesai çalışmak zorundayız, eğer ek mesai çalışmazsak işler dönmüyor. Sabah gelen bir gemi akşam gitmek zorunda ve bunun için orda görevli personel ‘mesaim bitti gidiyorum’ diyemiyor. Kamu görevlilerinin mesai saatleri yasayla belirlenir ve yasanın üstünde çalıştırılması angaryaya düşüyor. Böyle olunca da biz hizmet veremiyoruz.

Dediğim gibi en büyük eksikliğimiz ve sorunumuz yine personel sayısından kaynaklı sıkıntılardır.

Hatay’dan Kıbrıs’a gemi seferleri açılacağı söyleniyor. Ek bir sefer daha gelirse ne Girne ne de Mağusa limanı ve personellerimiz bunu kaldıracak durumda değildir. Otomasyona Girne Limanı’nda girildi ama bunun ne kadar sağlıklı bir geçiş olduğunu zaman içerisinde göreceğiz.

“Bu ülkede hükümet krizi yoktur, muhalefet krizi vardır”

Otomasyon gerçekten yükümüzü alacaksa ki her şey kayıt altına otomatik olarak alınacak tabii ki bizi rahatlatacak ama her şey otomasyondan beklememek ve eksiklerimizi ilgili makamların bir an önce gidermesi gerekir.

Ülkede çalışanlar ve çalıştıranlar arasında ciddi anlamda bir sermayenin lehine dönen bir düzen var. Toplu taşıma, sağlık, barınma, eğitim, hayatımızı idame ettirme tüm bunları yapabilmemiz için elzem olan tüm sektörler olduğu gibi özel sektöre devredilmiş durumda. Devlet bütün görevlerinden soyunduruldu.

Bu ülkede hükümet krizi yoktur. Bu ülkede bence istikrarlı bir şekilde artan muhalefet krizi vardır”

Özgür Gazete











Başa dön tuşu