KıbrısManşet

Korkmazhan: Yurtsever birlik ve emek mücadelesinden yana tarafız

Sol Hareket Genel Sekreteri Abdullah Korkmazhan, Ortak Muhalefet Programı ve en geniş demokratik yurtsever birlik oluşturma önerilerinin gereken ciddiyet ile değerlendirilmediğini, partisel, örgütsel, bireysel hırs ve hesapların, toplumsal çıkar ve mücadelenin önünde tutulduğunu söyleyerek, 23 Ocak Erken Genel Seçimlerinde, hiçbir partiyi desteklemeyeceklerini açıkladı

Korkmazhan 2020 Cumhurbaşkanlığı seçimlerindeki müdahaleleri hatırlattı

Sol Hareket Genel Merkezi’nde yapılan toplantıda seçimlerde alacakları pozisyonlarını açıklayan Korkmazhan, 18 Ekim 2020 tarihinde gerçekleşen Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, Kıbrıslı Türk siyasi yaşamının en ağır ve açık müdahaleleri yaşadığını hatırlattı.

Bu seçimlerde TC Büyükelçiliği’nin, Cumhurbaşkanlığı makamında bulunan Ersin Tatar’ın seçim karargâhına dönüştürüldüğünü ve elçiliğin her türlü müdahale ve baskıyı uygulamaktan geri durmadığını belirten Korkmazhan, “Türkiye’den gelen özel ekipler, istihbarat birimleri, milletvekilleri, yerli ve yabancı mafya odakları ev-ev gezerek, tehdit, baskı, şantaj ile Tatar lehine çalışmalar yürütmüşlerdir. Sandıklarda ve oy sayım işleminde birçok usulsüzlük uygulanmıştır. Dağıtılan milyonlarca TL para ile seçimin kaderini değiştirecek oranda seçmen iradesi satın alınmıştır” dedi.

“Ne atanmış kayyum Tatar ne de kktc denen garabet yapı Kıbrıslı Türkleri temsil etmektedir”

Seçimlerin toplumsal irade doğrultusunda değil Ankara’nın iradesi doğrultusunda sonuçlandırıldığını, Ersin Tatar’ın da kayyum olarak atandığını vurgulayan Korkmazhan, ardından yine müdahale ile oluşturulan azınlık hükümeti ile Kıbrıs’ın kuzeyinde kayyum rejiminin temelleri anin atıldığını söyledi.

Korkmazhan, “18 Ekim 2020 tarihi ile birlikte oluşturulmaya çalışılan kayyum rejimi ve önerilen ayrılıkçı politikalar ne Kıbrıslı Türk toplumu ne de dünya tarafından kabul görmüştür. Atanmış kayyum Ersin Tatar’ın ve onu atayan AKP rejiminin ortaya koyduğu politikaların baştan sona yalan olduğu geride bıraktığımız bir yıllık dönemde açıkça görülmüştür. Daha önce söyledik yinelemekte fayda var; ne atanmış kayyum Ersin Tatar ne de kktc denen bu garabet yapı Kıbrıslı Türkleri temsil etmektedir” ifadelerini kullandı.

“Muhalif güçler çeşitli baskı, tutuklama ve tehdit ile susturulmaya çalışıldı”

Ancak atama hükümet dönemi boyunca kayyum rejiminin fütursuzca uygulandığını ve halk iradesinin ve muhalefetin itirazlarının görmezden gelindiğini anlatan Korkmazhan, Meclis’in de göstermelik dahi olsa işletilmediğini ve işlevsizleştirildiğini belirtti.

Korkmazhan, “Ülke Kıbrıs sorunundan, ekonomiye, sağlıktan, eğitime tam anlamı ile bir çıkmaz içerisine hapsedildi. Muhalif güçler çeşitli baskı, tutuklama ve tehdit ile susturulmaya çalışıldı. Tüm bunlar bilinçli ve planlı bir politikanın ürünüdür” dedi.

“Türkiye ve Kıbrıs’ın kuzeyindeki egemenlerin esas gündeminin Kıbrıs sorununda çözümsüzlüğü kalıcı kılmak, vilayetleşme ve ilhak-iltihak”

Türkiye ve Kıbrıs’ın kuzeyindeki egemenlerin esas gündeminin Kıbrıs sorununda çözümsüzlüğü kalıcı kılmak, vilayetleşme ve ilhak-iltihak sürecini ilerletmek ve üstelik bunu olabildiğince toplumsal rıza oluşturarak tamamlamak olduğunu söyleyen Korkmazhan, Kıbrıs’ta bölünmüşlüğü kalıcılaştırma, Kıbrıs’ın kuzeyini sömürgeleştirme ve ilhak etme politikasının, bu ülkenin yurtseverleri ve toplum olarak karşı karşıya olduğumuz en büyük tehdit olduğunun altını çizdi.

Korkmazhan, “Bu tehdit karşısında Sol Hareket olarak bir yılı aşkın bir süredir yurtsever ve demokrasi güçlerinin en geniş güç birliğinin sağlanması ve seçimlerde birlikte hareket edilmesi için yoğun çalışmalar yürüttük. Bölünmüşlüğün kalıcılaştırılması, ülkemizin sömürgeleştirilmesi ve ilhak-iltihak siyasetine karşı toplumsal muhalefetin ve direncin oluşturulması için birçok siyasi parti ve örgüt ile temaslar yürüttük” dedi.

“Partisel, örgütsel, bireysel hırs ve hesaplar, toplumsal çıkar ve mücadelenin önünde tutuldu”

Korkmazhan, Meclis içi ve meclis dışı muhalefet partileri ve örgütleri ile birçok resmi, gayrı resmi görüşmeler ve toplantılar gerçekleştirdiklerini, ortaya koydukları önerinin de ‘Ortak Muhalefet Programı’ oluşturmak ve en geniş demokratik yurtsever birliği sağlayarak, sokakta, meydanda, seçimlerde kısacası hayatın her alanında ülke ve toplumdan yana birlikte hareket etmek olduğunu ifade etti.

“Ne yazık bu yöndeki çabalarımız sonuçsuz kaldı” diyen Korkmazhan, Ortak Muhalefet Programı ve en geniş demokratik yurtsever birlik oluşturma önerilerinin gereken ciddiyet ile değerlendirilmediğini, partisel, örgütsel, bireysel hırs ve hesapların, toplumsal çıkar ve mücadelenin önünde tutulduğunu söyledi.

“Bunun yerine kontenjan adaylık teklifleri aldık”

Ortak muhalefet programı ve en geniş demokratik yurtsever birlik önerisi doğrultusunda temas kurup, toplantılar gerçekleştirdikleri meclis içi ve meclis dışı siyasi partilerden, bunun yerine kontenjan adaylık teklifleri aldıklarını hatırlatan Korkmazhan, kendisine ve Sol Hareket üyesi birçok kişiye farklı siyasi partilerden yapılan kontenjan adaylığı tekliflerini kabul etmediklerini belirtti.

Korkmazhan, “Kabul etmememizin temel nedeni, hedeflediğimiz güç birliğinin sağlanamamış olması, hareket noktamızın bireysel değil toplumsal olmasıdır. 23 Ocak 2022 tarihinde gerçekleşecek genel seçimlere demokrasiden, iradeden, emek ve barıştan yana olduğunu söyleyenler ne yazık bölünmüş ve bir birleri ile yarış içerisinde giriyor” dedi.

“Umarız sağ ve statükocu güçler daha da güçlenmez”

Korkmazhan şöyle devam etti;

“Umarız 23 Ocak seçimleri barış ve demokrasiden yana olduğunu söyleyenler açısından bir hezimet ile sonuçlanmaz. Umarız sağ ve statükocu güçler daha da güçlenmez.

Şayet bu gerçekleşirse, bunun esas sorumluları iş ve güç birliğini reddederek, partisel, örgütsel ve kişisel hırslarına yenik düşenler olacaktır.

Sol Hareket, emek, barış ve demokrasi güçlerinin, iş ve güç birliği yerine, rejimin istediği şekilde bir birleri ile yarışacakları, 23 Ocak seçimlerinde hiçbir siyasi partiden yana taraf olmayacaktır. Seçime katılacak hiçbir siyasi partiyi desteklemeyecektir.

“Toplumun önemli bir kesimini tepkisini ve tercihini sandığa gitmeyerek göstermeye, seçimleri boykot etmeye yöneltmiştir”

Sol Hareket, seçimlere katılımı da, parlamenter mücadeleyi de, örgütlü boykotu da mücadelede birer araç olarak görmektedir. Önemli olan en doğru aracı en doğru zamanda ve en doğru şekilde kullanmaktır. En geniş demokratik yurtsever birliğin oluşturulamaması, emek, barış ve demokrasiden yana umut olacak güçlü bir alternatifin yaratılamamış olması, toplumun önemli bir kesimini tepkisini ve tercihini sandığa gitmeyerek göstermeye, seçimleri boykot etmeye yöneltmiştir.

Sol Hareket toplumun önemli bir bölümünün sandığa gitmeyerek, seçimleri boykot etmesi durumunda ve bunun yaratacağı sonuçların esas sorumlusunun, en geniş demokratik yurtsever birliğin oluşturulmasını kabul etmeyen siyasi partiler olduğunun altını çizmektedir.

Sol Hareket, seçime katılım gibi katılmamanın da demokratik bir tercih ve hak olduğuna inanmakta, seçime katılmayacağını belirtenlerin tepkisini anlayışla karşılamaktadır. Ancak boykot çağrısında bulunmamaktadır. Bunun temel nedeni; emek, barış ve demokrasi cephesinde daha fazla kırılma yaratmak istememesidir.

“Sol Hareket yurtsever birlikten yana, federal çözümden yana taraf olmaya devam edecektir”

Sol Hareket her zaman olduğu gibi demokratik yurtsever birlikten yana, federal çözümden yana, emekten yana, barıştan yana, toplumsal cinsiyet eşitliğinden yana, adalet ve ekolojiden yana, mücadeleden yana taraf olmaya devam edecektir.

Sol Hareket, önümüzdeki dönemde ayrılıkçı rejime ve Kıbrıs’ın kuzeyinin vilayetleştirilmesi çabalarına karşı tüm muhalif ve ilerici güçler ile en geniş demokratik yurtsever birliği oluşturma, meydanlarda, sokaklarda, seçim süreçlerinde, kısacası yaşamın her alanında mücadeleyi ortaklaştırma ve büyütme hedefi ile çalışmalarına devam edeceğini taahhüt eder”











Başa dön tuşu