KıbrısManşet

Özyiğit: Harmancı’nın partiyi ayağa kaldırabileceğine yürekten inancım var

Toplumcu Demokrasi Partisi (TDP) Genel Başkanı Cemal Özyiğit, partisinin 23 Ocak seçimlerinde baraj altı kalmasını değerlendirdi, özeleştiri yaptı, Lefkoşa Türk Belediyesi (LTB) Başkanı Mehmet Harmancı‘nın alacağı pozisyonu ve 4. Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı‘nın seçimlerdeki sessizliği konusunda konuştu

Özyiğit: Yıllardır siyaset sahnesinde olan bir partinin benim Başkanlığımda baraj altı kalmasının vebali ağırdır

Özgür Web TV‘de Pınar Barut‘un sorularını yanıtlayan Özyiğit, partisinin 23 Ocak seçimlerinde baraj altı kalmasını değerlendirdi, özeleştiri yaptı.

Seçimlerden bu yana fiziksel olarak dinlendiğini ancak moral olarak dinlenmelerinin mümkün olmadığını söyleyen Özyiğit, “Öyle bir noktaya geldik ki, yıllardır siyaset sahnesinde olan bir partinin benim Başkanlığımda baraj altı kalmasının vebali ağırdır. Bunu idrak edenlerdenim ben, böyle bir erke sahibiz” dedi.

“İnsanların sağlığını riske atmamak isterken, insanlar bizde uzak durdu”

Seçim süreci boyunca ülkede ayak basmadık yer bırakmadıklarını, Yeşilırmak’tan Dipkarpaz’a, Lapta’dan Beyarmudu’na kadar her tarafa gittiklerini ve sürekli olarak halkın içinde olduklarını kaydeden Özyiğit, bu ziyaretleri de pandemi koşullarını önemseyerek, halkın sağlığını riske atmayarak yaptıklarını belirtti.

“Ama sanırım burada da hata yaptık çünkü diğer partiler kalabalık toplantılar yaptılar ve onlara çok rağbet edildi” diyen Özyiğit, kendilerinin insanların sağlığını riske atmamak isterken, insanların herhalde kendilerinden uzak durduğunu söyledi.

Özyiğit, “Örneğin ben öğretmenim ve çok az okula 1-2 arkadaşımla gidip birkaç öğretmene seslenip çıktım. Yani okulları dolaşamadık, kamu dairelerine gidemedik. Sivil toplum örgütlerini ziyaret ettik, halkımızla açık alanda buluştuk ve ekranlar ve sosyal medya aracılığıyla buluşmaya çalıştık. Özellikle görüş ve düşüncelerimizi, bakış açılarımızı anlatmaya çalıştık” dedi.

“TDP ilk defa ete kemiğe bürünen ekonomik öneriler ortaya koydu”

Ekonomi konusunda hükümetin önerisinin ne olduğunu sorgulayan Özyiğit, ilginç olan bir başka noktanın da; TDP’nin daha önceki hiçbir döneminde olmadığı kadar, ilk defa bu kez ete kemiğe bürünen, maddi kaynak yaratacak, devlet hazinesini güçlendirecek ekonomik öneriler ortaya koyduğu halde baraj altı kalması olduğunu kaydetti.

Özyiğit, “Dedik ki, biz gelince o ultra zenginlerden servet vergisi alacağız. Kısa sürede bunun yasasını yapıp gerekeni de yapacağız. İlk defa dedik ki; sanal bet var, milyonlar, milyarlar konuşuluyor bu ülkenin üstünde, bunu vergilendireceğiz. Devlet hakkını alacak ve bu parayı kasaya koyacak dedik. İlk defa dedik ki; güneyde AB destekli yapılan bir Cannabis bitkisi ekimi var, bunu AB ile görüşerek devreye sokacağız ve endüstriyel olarak, kanser hastalarının tedavisinde işe yarayan bu bitkiyi üretip satacağız ve bundan bir gelir elde edeceğiz” ifadelerini kullandı.

Lefkoşa Türk Belediyesi (LTB) Başkanı Mehmet Harmancı‘yı işaret ederek ‘Kardeşim Harmancı’ ifadesini kullanan Özyiğit, “Harmancı kardeşim LTB’de, Ziraat Mühendisleri Odası ile birlikte Haspolat’ta ürettiği soya fasulyesi gibi ekimleri yaygınlaştırıp hem yurt dışına dövizin gitmesini önleyeceğiz, yeterinden fazla üretilirse onu da satıp yeni bir gelir elde edeceğiz dedi. Devlete, ilk defa açık ve net, herkesin anlayacağı gibi ekonomik öneriler sunduk” dedi.

“Gün gelecek sigortalar ödeyemez halde gelecek”

Devletin kasında para olmadığını, şimdi Sosyal Sigortalar‘ın borçlanmaya gidileceğinin konuşulduğunu aktaran Özyiğit, sigortaların ya batırılmaya çalışıldığını ya da çoktan batırıldığını söyledi.

“Yarın sizlerin emekliliği, sigorta emekliliği zora girecek. Gün gelecek sigortalar ödeyemez halde gelecek” diyen Özyiğit, vatandaşın yıllarca çalışarak yatırdığı primler varken, sigortaların ödeme güçlüğüne gireceğini ve borçlandırarak daha zor badirelere sokulacağını kaydetti.

Özyiğit, “Böyle bir bakış açısı nasıl olabilir? Bunu anlamak çok zor. Öte yandan devletin bildiği tek şey; zam. Kaldı ki, halkımız hazır olsun, bu kaynak yaratamayan hükümetin, Ankara’dan umdukları dağlara da kar yağacak. Birileri Ankara’ya şirin görünme çabasında. Cemal Hoca veya TDP neden kaybetti? Ankara’ya dil uzatırdı çünkü birileri bundan hoşlanmadı ve şimdi de mutlu oldular. Yani TDP ve Cemal Hoca Meclis dışında kalınca kim dil uzatacak? Göreceğiz bakalım” ifadelerini kullandı.

“Türkiye’deki hükümetin hem kendi halkına hem buraya bakış açısına itirazımız var”

Türkiye’ye karşı sevgilerinin her zaman baki olduğunu ancak Türkiye’deki hükümetin de, hem kendi halkına hem buraya bakış açısına itirazları olduğunu vurgulayan Özyiğit, bunu da her yerde açık yüreklilikle söylediklerini hatırlattı.

Özyiğit, “Buraya gelmiyor bu para, gelmeyecek de. Hazırlanın, akaryakıta zam geldi, tütün ürünlerine de zam geldi. Akaryakıta zam demek, zincirleme her şeye zamdır. İlerde de tüp, gaza gelecek. Biz seçim döneminde dolaştık, bir tüp gaz dolum tesisi bize dedi ki, “Hocam 192 liraya mal ediyoruz 10 kiloluk bir tüpü ama 180 liraya satıyoruz”,  yani zam kaçınılmazdır. Yani hazırlanın, tüpe de, elektriğe de gelecek. Çünkü Elektrik Kurumu zamanında yatırım yapılmayarak batırıldı, ülke elektriksiz. Yeniden 1970 yıllarına gidiyor toplum” dedi.

“Bölükbaşı’nın da dediği gibi: Alkışlar bize, oylar başkasına”

En acısının da çıktıkları her programda, yaptıkları her konuşmada ve görüşmede, irade konusunda buradaki yapıyı ve Kıbrıs konusundaki görüşlerini, Türkiye’deki tek adam rejiminin buraya bakış açısını eleştirdiklerinde, söylemlerinin altına küfür yazanları görmek olduğunu belirten Özyiğit, onun dışında genel çerçevede söylediklerini alkışlayanların da çok olduğunu söyledi.

“Bizim dışımızdaki partilerden aday olan insanlar bile, ‘bravo, siz de olmasanız bunları kim söyleyecek, bizimkiler zaten söyleyemez’ falan derdiler” diyen Özyiğit, Türkiyeli siyasetçi Osman Bölükbaşı’nın tarihe geçen şu söylemini hatırlattı; “Alkışlar bize, oylar başkasına”. Özyiğit, “Bizim işimiz de biraz ona benzedi” dedi.

“Bu konuda Parti Meclisi kararı var, Cemal Özyiğit’in kişisel kararı değil”

Özyiğit, TKP’nin ayrılma ve TDP’nin ‘birleşmeme’ kararına da değinerek, TDP’nin birkaç kişiyle karar almadığını, bunun bir Parti Meclisi kararı olduğu vurguladı.

Özyiğit, “Sanki biz yaptık. Hep söyledim; bir defa da kendinize sorun neden ayrıldınız bu partiden diye. Mehmet Çakıcı’ya da bir kere sorun. Sormadılar. Bu insanlar bu partiye en ağır küfürlerle saldırdılar. Yapmadıkları rezillik kalmadı ve ayrılıp gittiler. Bize zarar vermek için 2018’de başkalarıyla birleştiler. 2018’de de vardı bu parti ve yanlarında rahmetli Sonay Adem de vardı, Tözün Tunalı da, İzzet İzcan da. Yüzde 2.7’ye yakın bir oy almışlardı. 23 Ocak’ta ise yüzde 1.4 oy aldılar. Yani o da yarı yarıya oy kaybetti. Ona rağmen geçen seçimlerde TDP’nin oyu 8.68’e çıkmıştı” dedi.

Solda birlik konusunda Mehmet Çakıcı ile görüşmediklerini ama Bağımsızlık Yolu’yla günlerce görüştük, kendilerine görüş ve düşüncelerini de defalarca anlattıklarını söyleyen Özyiğit, “YKP Genel Sekreteri Murat Kanatlı’yla görüştüm Sol Hareket‘le görüştüm ama olmadı. Neden ille Çakıcı ile görüşmedim? Bu konuda Parti Meclisi kararı vardır, Cemal Özyiğit’in kişisel kararı değildir” ifadelerini kullandı.

“Belki de bazı ilçe örgütlerinde kongrelere müdahale etmem, bazı şeyleri kestirip atmam gerekirdi”

Özyiğit açıklamalarına şöyle devam etti;

“Cemal Özyiğit’in ne egosu ne de biriyle kişisel kavgası vardı. Biz böyle bir disipline sahibiz. Ben de kenara çekiliyorum zaten, belki onlar da bir yola çıkarlar. Çünkü onlara inanıp da giden bir kitle var. Bu kitlenin bir kısmı geri döndü. Bu birleşmeme meselesi, bizim örgütümüzün içinde de bazı bölgelerde günlerce tartışıldı, seçim döneminde bile.

Demokratik merkeziyetçilik diye bir şey vardır. Ben o disiplinden geldim. Ben KTÖS Genel Sekreterliği yaptım. KTÖS gibi bir örgütün en başındaki kişiydim. Belki benim bazı ilçe örgütlerinde, kongrelere müdahale etmem, bazı şeyleri kestirip atmam gerekirdi. Bu da kendi özeleştirimdir.

“Karma oy en çok bize yarar dediler”

İlçe örgütlerinin çoğu ciddi şekilde çalışmadı. Bu da bizim örgütsel zafiyetimizdir. Adaylara da yetkili organlara da hep şunu söyledim, bilirsiniz ben karma oya karşıyım. Hatta partideki bazı arkadaşlar ‘Başkan neden bunu daha yüksek sesle söylemedin’ dedi.

Çünkü seçime ramak kala geldi bu karma oyu kaldırma işi. Bazı arkadaşların iddiası, geçen seçimlerde karma oyun partimize katkısı olmuş. Karma oy en çok bize yarar dediler. Ama bize yaramadı.

“TDP ilk defa baraj sorunu olmadan bir seçime girdi ve baraj altı kaldı”

Bütün adayları çağırdım, bizim ihtiyacımız olan mühürdür dedim. Ve ne kadar ilginçtir ki, daha önceki seçimlerde baraj sorunu vardır diye, hep birlikte işi sıkı tuttuk. Bu defa TDP ilk defa baraj sorunu olmadan bir seçime girdi ve baraj altı kaldı.

“Akıncı sadece bir cümle söylemeliydi”

Sayın Mustafa Akıncı’nın sessiz kalması, son güne kadar ağzını açmaması etkili oldu. Sonrasında ha sandığa gitmiş veya gitmemiş, mesele sandığa gidip gitmeme değildir.

Ben hep söyledim Sayın Akıncı bize göre iradeyi temsil eden bir kişiliktir ve ona yapılan, onun seçimine yapılan, onun şahsına yapılan müdahale, bu toplumun iradesine saygısızlıktır. Akıncı ile en son bu olaylar başlamadan önce görüşmüştük ve bağımsız görüşünü koruyacağını söylemişti.

Seçimlerden kısa bir süre önce bir arkadaş Sayın Akıncı’yı ziyarete gideceğini söyledi ve ben de selamımı yollayarak sadece bir cümle söylemesini istedim. Biz onun şahsında iradeye sahip çıktık, bunu Meclis’e de taşıdık ve bağıra bağıra bu topluma müdahale var dedik.

“Biz sahip çıkmıştık, Akıncı da ‘iradeye sahip çıkanlara sahip çıkın’ diye topluma bir cümlelik mesaj verseydi”

Bu müdahaleyi kayıt altına alalım, Meclis araştırsın dedik. İktidarın parmak hesaplarıyla reddedildi ama dedik ki Sayın Akıncı da ‘iradeye sahip çıkanlara sahip çıkın’ diye topluma bir cümlelik mesaj versin.

Akıncı daha çok, bağımsızlıkçı, ben Cumhurbaşkanlığı yaptım diyor. Anlaşamadığımız ve farklı düştüğümüz nokta şudur; TDP’nin önünü aç, katkı sağla demedik. Ama Cumhurbaşkanı değil şu an. Kaldı ki Sayın Eroğlu, Sayın Talat Cumhurbaşkanıyken de partilerine çalışıp, partilerini örgütlediler.

“Ankara Harmancı’yı kaybettirmek için uğraşacak. Bunu bilip de sessiz kalmak ne demektir?”

Biz onu da istemedik. Ama en azından sana yapılan, senin partin diye de bilinen ve Ankara’nın da böyle bildi. Senden da Haziran’daki seçimlere aday olursa sayın Harmancı’yı kaybettirmek için uğraşacak.

Bunu bilip de sessiz kalmak ne demektir? Partinin baraj altı kalmasında Akıncı’nın suskunluğunun payı vardır. Konuşsaydı ona inananın insanlar sandığa gidecekti.

“Harmancı’nın bu işi toparlayabilecek öncelikli kişilerden olduğunu düşünüyorum”

Genişletilmiş MYK toplantısını dün akşam yaptık. Ben yazılı olarak istifamı kendilerine ilettim. Salı akşamı da parti meclisi toplanıp artık nasıl yol izleyeceklerini konuşacaklar.

Harmancı’nın bu işi toparlayabilecek öncelikli kişilerden olduğunu düşünüyorum. Görev alıp, bir ekip oluşturup Harmancı’nın bu partiyi ayağa kaldırabileceğine yürekten inancım var. O bütün bunların değerlendirmesini yapıyor şu an. LTB’nin geleceği ne olacak belli değil. Bu da değerlendirecek”











Başa dön tuşu