Köşe Yazarlarımız

ÇADIR EĞİTİMİ, TATAR VE TOPLANTI ODASI…!!!

Çadırda eğitime başlayan NKL ile İTÜ derslikleri arasındaki mesafe 15 metre,

“Boş dersliklerimizi ve laboratuvarlarımızı kullanabilirsiniz” diyen DAÜ ile NKL arasındaki mesafe 3 km,

Kültür ve Kongre Merkezi ile NKL arasındaki mesafe 5 km,

Bunlara ek olarak Mağusa şehir merkezi içerisinde onlarca özel dershane.

Hiçbiri mi olmadı…???
Devletsen(!), trink diye ödersin, bölgedeki otellerin toplantı salonlarını, konferans salonlarını kiralarsın
On yaşında bir çocuğa sorsan yukarıdaki seçeneklerden birini söyleyecek

Bunlara rağmen çözümü nasıl bulmuş Eğitim Bakanlığı…???
Çadır…!!!

Eğitim Bakanlığı onlarca uzmanına ve danışmanına rağmen çuvallıyor

Eğitimin Bakanlığı ilk günden çocukları o çadırlarda yağmura, rüzgara ve soğuğa mahkum ediyor
Bir ay sonra ise ayni çadırlarda 30 derecenin üstündeki sıcağa da mahkum edecek

Peki bu arada okul aile birliği ve/veya sendika ne yapıyor…???
Şikayet ediyor…

Yahu eğitim bakanlığı “Çadır” kelimesini dile getirdiği gün rest çekecektiniz

Daha ilk günden;
Aileler “Biz çocuklarımızı çadıra göndermiyoruz”

Görevli sendika KTOEÖS ise “Biz bu rezil duruma öğretmen görevlendirmiyoruz” dese,

Eğitim Bakanı Nazım Çavuşoğlu’nun kolundaki çavuş pırpırının bir tanesi yer çekimine yenik düşecek, eğilip, bükülecek ve düşecekti.

İkinci dünya savaşı sırasında Lefkoşa’ya bomba atılabilir endişesi ile öğrencilerin can güvenliği için liseyi

Lapta’daki okula, İngiliz okulunu da Girne Dome otele taşıyan bir İngiliz koloni idaresi,

Ona kıyasla 80 yıl sonra bu bilgi çağında, bu uzay çağında ve bu teknoloji çağında çocukları çadıra mahkum eden “geriye zekalı” bir yönetim anlayışı

Osmanlı’da II. Abdulhamid döneminde Maarif Nazırı (Milli Eğitim Bakanlığı) ne demişti…???
“Şu mektepler olmasa maarifi ne güzel idare ederdim”…

Eğitim Bakanı Nazım Çavuşoğlu işte bu düşüncenin günümüzde vücut bulmuş halidir…

Ortalama zekaya sahip herhangi birine çadır çözümünü yorumla desen;
“Ben bunların aklına sıçayım” der, net…!!!

————————————————-
Supreme liderimiz(!) Tatar, soruları ile kendini köşeye sıkıştıran TMK öğrencilerine çemkirdi

Külliye yapımı ile ilgili bir soruya Küçük Emrah modunda;

“Benim Müsteşarım ile toplantı yapacak bir odam bile yok” dedi
Vallahi dedi…!!!

Gelin şöyle bir bakalım;

Şimdiki Cumhurbaşkanlığı Sarayı İngiliz idaresi zamanında 1939 yılında inşa edilmiş
İngiliz Valisi bu sarayı 21 yıl kullanmış, onlarca diplomat ile toplantılar yapmış
Dr. Küçük ayni binayı 13 yıl kullanmış, onlarca diplomat ile görüşme yapmış
Rauf Denktaş 32 yıl kullanmış, yüzlerce diplomat ile toplantı yapmış
Mehmet Ali Talat 5 yıl kullanmış, onlarca diplomat ile görüşme yapmış
Derviş Eroğlu 5 yıl kullanmış, onlarca diplomat ile toplantı yapmış
Son olarak Mustafa Akıncı kullanmış, o da onlarca diplomat ile görüşmüş, toplantı yapmış

2020 yılında bu makama AKP tarafından atanan Ersin Tatar ise, Erdoğan’ın Kıbrıslı Türkleri aşağılayıcı bir şekilde;
“Burası gecekondu lan”

Diyene kadar yeni saray diye bir ajandası yoktu
Ustası kızınca ve “Hadi yine iyisin, amcan sana şeker alacak, seni saraylarda yaşatacak” deyince sünnet çocukları gibi sevinmiştir

Ustasının isteği ile “İki Devlet, Bir Millet” safsatasını masaya koyunca da tüm dünya ile diplomatik ilişkisini bitirmiştir

Niye çocuklara “Yabancı diplomatlarla toplantı yapacak bir odam yok” demiyor da, “Müsteşarım ile toplantı yapacak bir odam yok” dedi…???

Çünkü kendisi ile görüşecek ne bir yabancı diplomat kaldı, ne de konuşulacak bir konu
Avaracı kaldı, o nedenledir ki can sıkıntısından Anadolu’yu karış karış gezdi

Kayseri’de pastırma kesti, Belediye Başkanları kafasına şapka geçirdi
Ne zamana kadar…???

Saçmalamaya başladığını Ustası fark edene kadar…
Sonra o da yasaklandı…

Oysa sünnet çocuklarına hediye verip, “Maşşallah” demek adettendir…
“Oldu da bitti maşşallah”…!!!











Başa dön tuşu