Köşe Yazarlarımız

SATIYORUM, SATIYORUM, SAAAATT TIMMM…!!!

Saray Otel ganimet bir otel değildi.
1960 yılında biz yaptık, 50 yıl hizmet verdi, Kıbrıslı Türklerin gurur kaynağı idi.
2010 yılında Sezar Casino’ya satıldı, elimizden gitti, yabancı olduk…

AYKO bir gofret markası değildi.
1972’de kurulan ve Bata’ya bile ayakkabı üreten kooperatif bir ayakkabı fabrikasıydı.
2002 yılında kapatıldı, uzun süre KOOP Süt’ün ambarı olarak kullanıldı.
2017’de gazete ilanı ile satışa çıkarıldı, elimizden kaydı gitti…

Sanayi Holding bir sermaye kuruluşu değildi, KİT idi.
Rum’dan ganimet kalan fabrikaları işletiyor, üretim yapıyordu.

Özal Türkiye’sinde serbest ekonomiye geçildi.
“Bakırköy kadar nüfusunuz var, siz üretmeyin, hepiniz memur olun” denildi, üretimden koparıldık.
1997 yılında makinelerin yarısı sökülüp Türkiye’ye götürüldü, yarısı özel sektöre satıldı.
Sanayi Holding’de maaşlı Müdür olan bazıları ansızdan fabrikatör oldu, onu da kaybettik…

ZEYKO bir sakız markası değildi.
Yağ üreten kooperatif bir yağ fabrikasıydı, deniz kenarındaki konumu paha biçilmezdi.
TC sermayesi iş başındaydı, 2011 yılında Kaya Palazzo otele satıldı, yok oldu gitti…

ETİ bir bisküvi markası değildi.
1975 yılında kuruldu, savaştan çıkmış bu ülkeye temel gıda maddesi ithal eden bir KİT idi.
2012 yılında tasfiye edildi, mal varlığı haraç mezat satıldı, uçup gitti…

Salamis Bay Otel kuzeyin en büyük oteli idi.
Yıllarca bir kamu kuruluşu olan Turizm İşletmeleri tarafından işletildi.
1997 yılında İstanbul Hava Yollarına satıldı.
Kontiye geldik, Conti oldu, kaybettik…

Mare Monte yine Turizm İşletmelerine ait bir oteldi.
Muhteşem bir plajı, efsane bir diskosu, güzel bir işletme idi.

Kıbrıslıların 3 kuşak boyunca hayatına dokunmuştu, hatırası büyüktü.
2007 yılında NET Holding’e satıldı, 5 yıldızlı lüx bir otel oldu.
Ortalık yıkıldı, sonra herkes sessizliğe büründü, öksüz kaldık…

Mimoza Otel kamuya aitti, yıllarca hizmet verdi.
Sonra bir mülteci gibi izole edildi, 5 yıl boyunca harabeye dönüştürüldü.
2015’in sonunda YDÜ’ye satıldı.
Ünlü Begonvil Bahçe gitti, yerine sentetik çim geldi, onu da yitirdik…

İskele Boğazı’nda, denize tepeden bakan bir Sea View otel vardı.
Devlet Emlak ve Malzeme Dairesi’ne aitti.
Önce kiralandı, bir müddet hizmet verdi, sonra terkedildi.
Tam 23 yıldır harap vaziyette bir ceset gibi çürümekte…

Salamis Otel’in dibinde devlete ait bir otel daha var, adı Sea Side.
Onun başına gelen, pişmiş tavuğun başına gelmedi.
Kapalı Maraş’taki oteller gibi harap bir halde.
Tam 16 yıldır boş ve virane, yıkılmak üzere, kattırsan düşecek…

Dahası var, Park Otel.
Bizim jenerasyonun çok iyi hatırlayacağı, çam ağaçları içerisinde çok güzel bir tesis.
O da devlete ait, ilginçtir internette onunla ilgili tek bir fotoğraf, tek bir haber bulamadım.
Vardır bir sebebi.

O da özele satıldı, yıkıldı, güya yerine yenisi yapılacaktı.
Yıllardır betonları çürümüş vaziyette, boynu bükük öylece atıl durmakta, çürümekte…

KTHY.
Bizi dünyaya bağlayan biricik hava yollarımız.
İhanete uğradı.
Dövdüler, bıçakladılar, öldürdüler.
Cesedini çiğneyip, köpeklerin ortasına attılar.
2010 yılında helvasını yaptılar, mevlidini okuyup, gömdüler, o da gitti…,

Ercan Havaalanı.
Dünyaya açılan ilk ve tek nefes borumuz.
Onu da gırtlakladılar.
Boğazını sıkıp, nefessiz bıraktılar.
2013 yılında Taş Yapı‘ya sattılar.
Ellerinde dev bir çek yaprağı ile utanmadan poz verdiler.

Şimdi de sırada Kıb-tek var.
Yazıyı önceden yazmıştım.

Ama Cuma gecesi El-senOrtak akıl” ile pes edip grev kararını askıya alınca, tüm bu yazdıklarım bir anda anlamını yitirdi.

O nedenle diyorum ki;
AKSA, bombala da korkma.
Biz hazırız, tam kıvamındayız.

Tecavüz kaçınılmazsa, zevk almaya bakıyoruz.
Sonrasında bir sigara vermeyi unutma ama…!!!











Başa dön tuşu