Köşe Yazarlarımız

Günün fıkrası: Rogers, Bill Gates çetesinin KKTC’deki saha elemanıymış

Gün geçmiyor ki, kim olduğu belli olmayan isimler yine ne olduğu belli olmayan mecralarda akıl sınırlarını zorlayan yazılar paylaşmasın.

Muammer Karabulut.
Türkiye’deki Ergenekon davasının eski sanıklarından.
Aynı zamanda Noel Baba Barış Konseyi denilen bir derneğin de başkanı.

Türkiye‘deki 17 Aralık sürecinde ve Gezi olaylarında da, Cumhuriyet Halk Partisi‘nin, AKP hükümetine darbe girişimi yaptığı iddiasıyla TBMM‘ye dilekçe sunmuş bir zat!

Aslında bu kadar bilgi bile bu adamın yazmış olduğu herhangi bir şeyi okumadan çöpe atmamız için yeterli.

Ama burada bitmiyor, dahası var. Kıbrıs‘a da el uzatıyor Karabulut.

Karabulut, 2015 yılında, Kıbrıs’ın kuzeyine milyarlarca dolarlık tanıtım, yüzde 150’lik turist artışı ve 4 bin kişiye doğrudan istihdam kazandıracağı vaatleriyle gündeme geldi.

Kumyalı’da, 568 dönümlük denize nazır ve 1 milyon 253 bin 507 metrekarelik devasa orman arazisine ‘barış köyü’ kurmak için talip oldu.

Daha önce de, ABD, İngiltere, Suriye, İran, Rusya, İsrail, Nijerya gibi 41 ülkenin destek verdiğini söylediği, Noel Baba Barış Köyü’nü Antalya‘da kuracaktı.

Bu süreçlerde hem ülkemizde hem de Türkiye medyasına yansıyan haberleri ve süreci, internetten okuyabilirsiniz. Burada çok uzatmak istemiyorum.

Sizin anlayacağınız ne olduğu da çok belli olmayan birinden bahsediyoruz.

Bu adam son olarak, Akit yazarı ve aşırı sağcı Abdurrahman Dilipak‘ın da köşe yazdığı ‘www.5gvirusnews.com‘ adlı bir sitede köşe yazıyor.

Diline de Halkın Partisi Milletvekili Jale Refik Rogers‘ı dolamış.

Karabulut, Rogers’ın KKTC için bir güvenlik sorunu olduğunu söylediği akıllara zarar hikayesinde Microsoft‘un kurucusu Bill Gates‘in her ülkede çetesi olduğundan ve Rogers’ında çetenin KKTC ayağının başını çektiğinden bahsediyor.

Karabulut’un deli saçması ve bir o kadar da inananı çıkarsa tehlikeli olabilecek ifadeleri bunlarla da sınırlı değil.

Rogers’ın, Fulbright bursu ile ABD‘de de University of Maine’de okuduğunu hatırlatan Karabulut, bu burstan en çok CIA’nın faydalandığını da söylüyor.

Rogers’in moleküler genetik üzerine doktora yaptığını ve DNA ve RNA’nın yapılarını, genetiği, aşıyı ve bağışıklık sistemini en iyi bilenlerden biri olduğunu da vurgulayıp bakın olayı nereye bağlıyor;

Aslında Karabulut’a göre, çekirdekten yetiştirilen ve gizli bir ajan olan Jale Refik Rogers, Kıbrıs Kadın Sağlığı Araştırma İnisiyatifi (KISAA) Derneği aracılığıyla, Türk kadının genlerini pazarlıyormuş.

Burada hepinize bi gülme geldiğine eminim ama devam edeyim;

Aslında ortada Covid-19 virüsü yokmuş ve Dünya Sağlık Örgütü de bunu bulamamış. DSÖ’nün bulamadığı virüsü de Rogers, Dr. Burhan Nalbatoğlu Devlet Hastahanesi‘nde kurduğu DNA laboratuvarında bulsun da görelimmiş.

Sonuçta KKTC’de ve dünyada yaşananlar pandemi değil, insan sağlığının hiçe sayıldığı bir küresel darbeymiş ve Roger da bu planın KKTC’deki saha elemanıymış.

Aslında Karabulut’un yazısı neredeyse 15 sayfa falan.
E tabi saçmalamanın sınırı olmayınca, yazmış durmuş.

Bu komplo teorileri zaman zaman hedef tahtasına oturtulan birileri için hep yapılır. Tamamını da ciddiye almamak gerekir.

Sonuç olarak bu faşist zihniyetin bize deli saçması gelen hayal dünyalarının yansımalarını boşlamamak lazım.

Belli olmaz zira. Onun gibi hayal dünyası geniş birileri bu hikayeyi ciddiye alabilir.











Başa dön tuşu