Köşe YazarlarımızUzaktaki Yakınlar

İngiltere’ye göç

Kıbrıslı Türkler, özellikle 1950 yılından itibaren Kıbrıs’taki siyasi ve ekonomik nedenlerden dolayı, farklı dönemlerde İngiltere’ye göç etmeye başlamıştı.

Babamın ailesi daha iyi bir yaşam standardı ve eşit iş fırsatları için 1988 yılında İngiltere’ye göç etmişti. Kuzey Kıbrıs’ta oluşturulan ‘torpil’ düzeninden dolayı, umudunu kaybetmiş ve yaşanan savaş sürecinde yıpranmış bir aile olarak tüm zorlukları göze alarak hiç tanımadıkları bir ülkeye göç etmeye karar vermişler. Annem ise babamla Kıbrıs’ta taştı ve 1994 evlenip, ailesini ardında bırakarak İngiltere’ye göç etmişti.

Göç serüveni esnasında Kıbrıslı Türkler, kim olduklarını ve onları kendi yapan değerlerinin simgesel sınırlarını çizerken, bir taraftan da yeni geldikleri coğrafyayı, toprak parçasını tanıma ve buralara yerleşme çalışmalarını da sürdürmüşlerdir.

Kıbrıslı Türkler, Kıbrıs’ta yaşadıkları mekânları ve var olan kültürlerini İngiltere’deki yaşamlarında benzer şekilde oluşturmaya, simgelerini mekânlarla bütünleştirerek ortak anıları, geçmişi olan bir toplum oluşturup kendine özgülüğünü ve sürekliliğini korumaya çalışmıştır. Aynı zamanda bu onların kendini vatanında hissetmeme, yabancı olma kaygılarını gidererek, kendilerini güvende hissetmelerini sağlayan bir çözümdür.

Bir yazar, vatan kavramı için şu sözleri kullanmıştı “…üzerinde yaşadığımız basit bir toprak parçası değil, üzerinde yarattığımız ve bize kim olduğumuzu anlatan, bizi başkalarından ayıran kültürümüzdür”. Kıbrıslı Türkler kaygılarını giderebilmek, ihtiyaçlarını karşılayabilmek ve yaşamlarını devam ettirebilmek adına İngiltere’deki yaşamlarını bir önceki yaşamalarına benzetmeye çalışarak, özellikle yeni kuşaklar için sınırları çizmeye ve yabancı unsurlardan çevreyi arındırmaya çalışmıştır, yani kısaca ‘vatanla göç’ etmişlerdir.

“Londra sokaklarında ağlar gezerim” diyordu Yüksel Özkasap. Sene 1969. “Köln Bülbülü” adıyla tanınan şarkıcı, Almanya başta olmak üzere Türkiye’den Avrupa’ya çalışmaya gitmiş, Türkiye’de “gurbetçi” denilen insanlara yönelik arabesk temalı şarkılarıyla tanınırdı. Daha sonra 1970 yıllarından itibaren Londra’ya göç etmiş Kıbrıslı Türklerin marşı haline gelmişti o acıklı şarkı…

İngiltere’de doğup büyüyen bir genç olarak, ailemin ve yakınlarımızın göç hikâyesini dinleyerek büyüdüm. Çoğunun hikâyesi ‘inşallah bir gün memlekete temelli döneceğiz’ sözleriyle tamamlanıyordu. Bu hayali genelde ‘Amerikan Rüyasına’ benzetiyorum; kapitalist bir düzende çok çalışma ile başarı, refah ve şöhretin yakalanabileceği fikrini savunan bir düşünce biçimi ve geleneği. ‘Kıbrıs Rüyası’ ise; İngiltere’de bir süre çok çalışıp, para biriktirip bir gün Kıbrıs’a geri dönme hayali. Bazıları bu hayali gerçekleştirdi ama çoğunluk burada kısılıp kaldı. “Londra sokaklarında gezen” Kıbrıslı Türklerin sayısı gitgide arttı, ve Londra yollarına koyulan Kıbrıslı Türklerin sayısı azalmadı.

‘Londrezli’ olmak…

Küçük yaştan beri ‘Londrezli’ lakabını alaycı ve kırıcı buldum. Hatta ‘İngiltere’den mi geldin?’ sorusuna yanıt olarak ‘Evet ama Londrezli’ değilim derdim hemen. Kıbrıs’ta, İngiltere’den gelen Kıbrıslı Türklere karşı farklı bir perspektif var. Dışarıdan bakınca mutlu, zengin ve şımarık olarak nitelendiriyorlar sanırım. Genelleme yapmak istemem ama çoğu zaman bu algılara maruz kalıyoruz.

Oysa, öyle çok kolaymış gibi ‘Londrezli’ demeyin, gurbette yaşamayan bilmez…

‘Londrezli’ dediğiniz bir yıl hiç durmadan çalışır, yıllık iznini kullanıp senede bir kere ziyaret eder vatanını. Yazın 4 kişilik bir ailenin uçak bilet fiyatı minimum 2 bin pound civarında. Birde harçlık olarak en az 2 bin pound da öyle alır yanına. Yani sevdiklerini öpüp koklamanın bedeli en az 4 bin pound. Gurbette yaşayanlar mutluluklarını satın alır da gelir vatanına. Çünkü yaz oldumu iki misli artar herşeyin fiyatı. Koskoca bir yılda vatan toprağına basabilmek için bedelini öder ve sevdiklerini bir kere görür ‘Londrezli’. Annesini, babasını, kardeşlerini ve arkadaşlarını o koca yılda bir kere öpüp koklar ama doymaz….

Memlekette gitmeye birkaç ay kala geçmez o günler, bitmez. Uçağa binince saatler ilerlemez, vardığında tatil bitmesin, günler yavaş geçsin diye dua eder. Geleceği zaman ailesi karşılar sevinçle, evde bayram havası olur ama yolcu ederken derin bir hüzün yaşanır. Her sene ailelerinden ayrılırken içileri yanar…

Gelirken kalpleri heyecandan pır pır eder ancak, dönerken ömürlerinden hep bir yanları eksilir. O gitme diye bakan son bakışlara cevap veremeyip, çaresizce dönüp gidenlerdir diasporadaki Kıbrıslı Türkler….

Bizler ‘Londrezli’ değil, memleket sevdalısı Kıbrıslı Türk’üz….

İngiltere’deki Kıbrıslı Türklerin sesine ses olan Özgür Gazetesine teşekkür eder, yayın hayatında başarılar dilerim…











Başa dön tuşu