Basın TarihiKöşe Yazarlarımız

Bir insan mezbahası: Bâb-ı Âli

Alpay Kabacalı’nın, titiz ve kalıcı araştırmalar yapmış olmasına rağmen hakkı yenmiş bir basın emekçisi olduğunu düşünüyorum

ozgur_gazete_kibris_basin_tarihi

Haziran ayı içinde yayımlanan “Şehir Gerillasının El Kitabı” başlıklı yazımdaki bir paragraf şöyleydi:

Türkiye’de basına ve aydınlara yönelik baskılara tepki göstermek üzere Uluslararası Gazeteciler Federasyonu’nun 11. Kongresi de sıkıyönetim dönemi içinde 11 Eylül 1972’de İstanbul’da toplandı.

Federasyon temsilcileri, bu kongre nedeniyle gazetecilere moral vermek üzere Sağmalcılar Cezaevi’nde yatan Çetin Altan, Doğan Koloğlu, Alpay Kabacalı ve Sabri Yılmaz’la görüşerek kendilerine çiçek verdiler.

Babamın da dahil olduğu o dört gazetecinin ellerinde çiçek buketleri, FİJ Temsilcileriyle çektirdikleri resim hafızamda hep taze kaldı.

Sadece o resim değil, mükemmel bir insan olan Basınköy’den komşumuz ve dönemin Akşam gazetesi yazı işleri müdürü Doğan Koloğlu ve Alpay Kabacalı’nın bendeki anıları da taze kaldı.

Halbuki Alpay Kabacalı yaşarken çok da fazla görüşme imkânı olmadı, çok nadir bir iki rastlaşmışsak da, konuşmayı sevmediği için üç beş kelime, hâl hatır sorma dışında derin bir sohbete de girişmedik.

***

“Basın Tarihi” yazı dizisi için çalışırken, 16-17 yaşlarımdaki ilk şiirlerimi, çıkardığı Gerçekler Postası’nda yayımlayan, bu manâda ilk editörüm sayılabilecek ve şimdilerde adına referans sayfalarında daha çok rastladığım Alpay Kabacalı’yı da daha sık anıyorum.

Özellikle Türkiye’de Basın Sansürü başlıklı titiz ve kapsamlı çalışmasını. Ve basınla ilgili çok emek verilmiş diğer kitaplarını…

Alpay Kabacalı’yı mûnis, sessiz, az konuşan, çelimsiz bedeni, pek gülmeyen sivilceli ve gergin yüz ifadesiyle anımsıyorum…Onun  titiz ve kalıcı araştırmalar yapmış olmasına rağmen hakkı yenmiş bir basın emekçisi olduğunu düşünüyorum.

***

Hakkı yenmiş bir basın emekçisi, çilekeş bir araştırmacı derken, öncelikle kitaplarını bir anımsatmak isterim:

– Türkiye’de Yazarın Kazancı, (1981)

– Türk Yayın Tarihi (Gazeteciler Cemiyeti Basın Üzerine Araştırma Ödülü, 1987)

– Neyzen Tevfik, (1987)

– Şair Eşref, (1988)

– Bir İhtilalcinin Serüvenleri, (1989)

– Türkiye’de Basın Sansürü, (1990)

– Yetmiş Beşinci Yaşında Aziz Nesin, (1990)

– Arap Çöllerinde Türkler, (1990)

– Kürtler ve Ayaklanmaları, (1991)

– Çeşitli Yönleriyle Nasreddin Hoca, (1991)

– Türk Basınında Demokrasi, (1994)

– Bir İhtilâlin Serüvenleri, (1995)

– Bir Destan Rüzgarı – Fotoğraflarla Yaşar Kemal, (1997)

– Ali Fuat Erdan-Suriye Hatıraları, (2003)

– A’dan Z’ye Yaşar Kemal, (2003)

– Türkiye’de Siyasal Cinayetler, (2004)

– Yedi Deniz Beş Bucak – Gezi Edebiyatı Seçkisi, (2004)

– Nesnel Tarihin Prizmasından Abdülhamid, (2005)

– Aydınlanma Bilgesi İlhan Selçuk, (2007)

– Gözyaşından Gülmeceye Aziz Nesin, (2007)

– Çizginin Evrensel Boyutu – Semih Balcıoğlu, (2008)

– Kanuni Sultan Süleyman, (2009)

– Yüzyıllar Boyunca Kültür Başkenti İstanbul’un Seçkin Kültür İnsanları, (2009)

– II. Mahmud Osmanlı Yenileşmesinde Bir Çığır Açıcı, (2012)

***

Peki Türkiye’ye bunca önemli araştırma kitabı bırakan çalışkan bir insanın yaşamı nasıl geçti acaba? Türkiye hakkını ödedi mi, elverişli yaşam koşulları yarattı mı?

Vikipedi şöyle yazıyor:

“Alpay Kabacalı (d. 1 Eylül 1942, Antalya – ö. 15 Nisan 2014, İstanbul), kültür sorunları ve Türk demokrasisi başta olmak üzere çeşitli konularda yazdığı kitapları ile tarih alanında pek çok yapıtı bulunan Türk yazarı.

Alpay Kabacalı, 1942 yılında Antalya’da doğdu. İlk yazısı Varlık dergisinde, 1959’da yayımlandı. Dergi çıkardı; gazetecilik, yayınevlerinde redaktörlük yaptı. Gazete ve dergilerde siyasal yazılar, kültür sorunları, yayın dünyasını konu alan deneme, eleştiri ve incelemeleri yayımlandı. 20’yi aşkın kitabıyla titiz bir araştırmacı olarak tanındı.

Alpay Kabacalı 60’lı yıllardaki Demirel iktidarı döneminde sol basına karşı uygulanan baskının hedeflerinden biri olmuş, 12 Mart 1971 Darbesi’ne kadar sorumlu müdürlüğünü üstlendiği Ant dergisinde yayımlanan yazılardan dolayı hakkında toplam 97 yılı bulan hapis talepleriyle birçok dava açılmıştı. Bu davalardan biri nedeniyle askeri yönetim döneminde mahkûm edilerek 11 ay hapis yattı.

Ant’ta sorumluluk üstlenmeden önce 1966-68 yılları arasında Gerçekler Postası adlı bir siyaset-edebiyat dergisi çıkardı. Kabacalı tahliye olduktan sonra çeşitli yayınevlerinde ve haber ajanslarında redaktörlük ve yöneticilik yapmış, 1975-80 arasında Yeni Ortam ve Cumhuriyet gazetelerine yazılar yazmış, Milliyet Sanat, Sanat Olayı ve Yeni Gündem dergilerinde yazı işleri müdürlüğü yapmış, Tanzimat’tan Cumhuriyet’e Türkiye Ansiklopedisi ile Cumhuriyet Dönemi Türkiye Ansiklopedisi’nin yayın kurullarında bulunmuştu.

1976-1989 arasında Türkiye Yazarlar Sendikası‘nın yönetim kurulunda görev yapan, 1997 -2001 arasında PEN Yazarlar Derneği‘nin başkanlığında bulunan Alpay Kabacalı, 1999’dan ölümüne dek Bilim ve Edebiyat Eseri Sahipleri Meslek Birliği’nin (BESAM) başkanlığını üstlendi. 1982’de Yaşar Kemal‘in oğlu Raşit Gökçeli ile birlikte Toros Yayınları‘nı kurmuştur.

***

Bu yazıyı yazarken, hakkı yenmiş basın emekçilerini kapsayan bir ansiklopedi yapmalı diye düşündüm.

Türkiye’ye emek vermiş ama karşılık görmemiş, değerleri teslim edilmemiş insanlar…

Bâb-ı Âli insan öğüten vahşi bir hızar makinesi gibidir.

O kadar çok insanı öğüttü, o kadar çok insanın emeğini sömürdü, o kadar çok insanın hakkını yedi ki…

Bir insan mezbahasına dönüştü.











Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu