Köşe Yazarlarımız

LITTLE LITTLE INTO THE MIDDLE…!!!

Kanada Başbakanı Justin Trudeau 10 Haziran’da İngiltere’de yapılan G7 zirvesine katıldı..

16 Haziran’da Kanada’ya geri dönen Başbakan, kendisi, ekibi ve ekip ile birlikte zirveye katılan tüm gazeteciler, Ottowa Havaalanı yakınındaki üç yıldızlı bir otelde karantinaya alındı… Otelde Başbakan ve ekibine standart kutularda kahvaltı, öğle ve akşam yemeği verildi”…

Şifre kelimeler;

“Kanada”

“Başbakan”

“Karantina”

“Üç yıldızlı otel”

Ve “Kutuda yemek”…

Bizdeki karşılığı:

“KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar 25 Haziran’da BM Genel Sekreteri ile görüşmek için Brüksel’e gitti… Tatar ve ekibi 26 Haziran’da Kıbrıs’a geri döndü… Cumhurbaşkanı Tatar ve ekibi Ercan Havaalanı‘na en yakın otel olan Demirhan’daki üç yıldızlı Deniz Airport otelde karantinaya alındı… Kendilerine standart yemek kutularında kahvaltı ve yemek verildi”…

Desek de kimse inanmaz, böyle haber olmaz, olsa olsa ancak Mandıra Times haberi olur…

Demek ki neymiş…???

Almanya Türkiye’yi kıskanırken, Kanada da bizi kıskanıyormuş…

 

KKTC VE TÜREVLERİ:

En son bir hafta önce Taysin abim söyledi;

“KKTC şaka olsun diye kurulmadı”…

Şu tarihsel kronolojiye bakar mısınız…???

23/04/1998 Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş: “KKTC şaka olsun diye kurulmadı”…

08/09/2002 Cumhurbaşkanı Danışmanı Mümtaz Soysal: “KKTC şaka olsun diye kurulmadı”…

23/11/2009 Başbakan Derviş Eroğlu: “KKTC şaka olsun diye kurulmadı”…

21/11/2013 DP/UG Milletvekili Zorlu Töre: “KKTC şaka olsun diye kurulmadı”…

15/01/2014 UBP Genel Sekreteri Milletvekili Sunat Atun: “KKTC şaka olsun diye kurulmadı”…

15/11/2017 Dinozor Milli Kalem Ahmet Tolgay: “KKTC şaka olsun diye kurulmadı”…

17/06/2019 Başbakan Ersin Tatar: “KKTC şaka olsun diye kurulmadı”…

11/02/2021 MHP Milletvekili İsmail Özdemir: “KKTC şaka olsun diye kurulmadı”…

20/06/2021 Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu: “KKTC şaka olsun diye kurulmadı”…

24/06/2021 Milli ve Lilli Yazar Hüseyin Macit Yusuf: “KKTC şaka olsun diye kurulmadı”…

Ne lafcıkmış be gardaş, dillere pelesenk, yüreklere kan pıhtısı, millicilere lilli, büyüklere masallar, küçüklere ninni… Çocukken “Baa bir masalcık annad be nene” derdik ya, işte bu odur…

Kırk kere söylersen olur derler, yahu bunlar çeşitli yerlerde bunu değil 40, en az 1540 defa söylemiştir… Şaka olmaktan çıkmış, KKTC artık bir kabusa dönüşmüştür…

Şaka değilse biz niye 38 yıldır kahkahalarla gülüyoruz…???

Kimisi “Banana”, kimisi “Korsan”, kimisi “Kakatece”, kimisi “Şakatece”, kimisi “KKWC” der…

Daha yaratıcı olanlar da var, örneğin “Kerhane Kumarhane Tefeci Cenneti”…

Ama  ben en çok “Kuzey Norveç” ve “Katıksız Kereviz Turşusu Cumhuriyeti” ni severim… Hellim, bolibif ve bikla ile harika gider, bir de “Garga Suyu”…

Kısacası KKTC, “Go yeyim”, “Ört uyuyayım” cinsidir…

Ne demişti reklamcı ve yönetmen Arda Erdik… ???

“Bir gün bu ülkenin başucuna bir not, yanağına da bir öpücük kondurup gideceğim… “Çok tatlı uyuyordun, uyandırmaya kıyamadım” diyeceğim”…

Not: Bilinenin aksine bu aforizma, üstat Aziz Nesin’e değil, Arda Erdik’e aittir…

 

KORAL ÇAĞMAN “BARRADAN” GERİ DÖNDÜ:

Doktorluğu hariç, hepimiz onu üçlü hükümeti kurma çalışmaları esnasında yaptığı çıkış ile tanıyoruz…

Çağman, çok iddialı bir biçimde, “Yeniden Doğuş Partili Erhan Arıklı ve Bertan Zaroğlu’nun benim onayımla bakan olmasına asla müsaadem yoktur” diyerek hepimizin takdirini kazanmış ve bize “Vayyy be” dedirtmişti…

Ancak bu müthiş çıkış 25 gün sürmüş ve 9 Aralık’ta kabine açıklanınca kafa üstü yere çakılmıştı…

Çağman, Serdar gardaşcığımın “Kaktırması” ile, “Nayır, nolamaz” dediği  “Altar’ın oğlu Tarkan Erhan” ile elele kabineye girmiş, kendi “Onayı” ile “Yapmam” dediği Arıklı’yı Bakan yaptırmıştı…

İşine geldiğinde “Fil”, işine gelmediğinde “Balık” hafızalı olan yurdum insanı bunu da unutmuş ve bir güzel yutmuşkennnnn, hooopp altı ay sonra Koral Çağman’ın istifası ile yeniden bir gözü kapalı uyanmıştır…

İstifa konusu ise tam bir trajedi… Ankara’da hazırlanan ve Bakanlar Kuruluna gelen Toplu İş Sözleşmesi Yasası (TİS), Meclise geldiği zaman kıyamet kopuyor…

Toplu iş sözleşmesi yasası hangi Bakanlığın uhdesinde…???

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının… Ancak yasa Meclise geldiğinde anlıyoruz ki bu “Çalışma” yasasından, “Çalışma” Bakanın haberi yok…

Birileri toplamış, hazırlamış, baharatlı güzel bir “Recipe” bulmuş, pişirmiş, kurtarmış, Bakanın önüne koymuş…  Ama netice olarak Sn.Bakan bunu “Yememiş”…

Takdir edilecek bir şekilde, üstelik “İstifa” alışkanlığı elli yıldır atmosferine bile girmemiş bu ceberut memlekette adam çıkmış ve “Ben istifa ediyorum” diyerek istifa etmiştir…

İşte bu sevgili Doktorun siyaseten rüştünü ispatlaması ve “Barradan” geri dönmesidir, tebrikler…

 

5N, 1K…

Dün Girne Esentepe denizinde bir yat batmak üzere, onlarca haber sitesi fotoğraf paylaşıyor, haber yapıyor… Birçoğuna girip bakıyorum, şimdi yeni moda ya, iki cümle, bir fotoğraf & finito…

Bugün yine bakıyorum, yine tık yok… Sonra anlıyorum ki bugün Pazar, yani “Siesta”…

Hani nerede gazeteciliğin altı “Altın” kuralı…???

Ne? Lüks yat batıyor…

Nasıl? Bilmiyoruz…

Neden? Onu da bilmiyoruz…

Nerede? Esentepe denizinde…

Ne zaman? 26 Haziran Cumartesi…

Kim? Onu hiç bilmiyoruz…

Üç, üç berabere, tamamdır, puanlar paylaşıldı, artık önümüzdeki maçlara bakıyoruz…

En azından klasik bir S.O.S can simidi olan “Ayrıntılar az sonra” deyin, alışkınız yahu, deyin…

Habercilikte “Deplasman” zor zanaat…

 

BİR “LAKKK” HİKAYESİ:

Dünya nimetlerine önem vermeyen yaşayış ve felsefesiyle ünlü filozof Diyojen, bir gün çok dar bir sokakta zenginliğinden başka hiçbir şeyi olmayan kibirli bir adamla karşılaşır…

İkisinden biri kenara çekilmedikçe geçmek mümkün değildir… Mağrur zengin, hor gördüğü filozofa:

“Ben bir serserinin önünden kenara çekilmem” der…

Diyojen, kenara çekilerek gayet sakin şu karşılığı verir, “Ben çekilirim”…











Başa dön tuşu